Ana sayfa
         
     
Rapor - Makale > CAD/CAM/CAE > Ür-Ge ve Ar-Ge'de Bilgisayar Destekli Mühendislik Süreçleri ve Firma Kültürüne Yansımaları:
Dipl.-Ing. Çağlar Üçler
caglar.ucler@figes.com.tr
FİGES A.Ş.
Mart 2006, Bursa

Not: Orijinal olarak TurkCADCAM.net Dergisi 2. Sayısı için hazırlanmış bu makale, ilk kez Şubat 2007'de TurkCADCAM.net Portalı'ndan yayınlanmaya başlamıştır.

Hepimizin medyadan takip ettiği ve arkadaşlarımızdan duyduğumuz bir terimdir bilişim. Yeri geldiğinde konferanslar düzenlenir, bilişimin ne olduğu anlatılır, yeri geldiğinde panellerde tartışılır; nasıl daha iyi bilişiriz diye. Hepimiz biliriz ki bilişim bilmekten gelir, iletişimden gelir. Üstelik tüm bu bilgilerin de bilgisayarlar yardımı ile işlenmesini içerir (1). Ancak çoğumuzun dikkat etmediği bir nokta vardır ki, o da her ne kadar dünyada teknoloji alanındaki gelişmeleri takip edip, en son çıkmış aletleri ve yazılımları almaya çalışarak kendimizi geliştirmeye çalışsak da kafamıza kazınmış olan düşünme silsilemizi yenilikçi hale getirmedikçe tüm bu yatırımların çok büyük ihtimalle kaybetmeye mahkum olacağı, en iyimser tahminle ise ulaşılabilecek noktanın çok altında kalacağıdır.


"Her yol teknolojiye çıkar!"

Peki ne yapmalıyız? Dünyada hakim olan globalleşme trenine nasıl dahil olabiliriz?

Dikkat ederseniz bu trene dahil olmaktan bahsediyorum, sadece ona binerek birkaç durak ilerlemekten değil. Ne yaparsak yapalım, dünyadaki gelişmeleri yakalamak istiyorsak, yapmamız gereken bu teknolojileri öğrenmek ve arkasında yatan filozofiyi benimseyerek, firma kültürümüze bu teknolojilerin bir yansımasını sağlayarak bu trenin bir parçası haline gelmek olmalı.

Biraz daha örneklendirmek gerekirse bugün yurtdışı ile çalışmak isteyen bir üretim firmasının yapması gerekenleri biraz inceleyebiliriz. Her şeyden önce yurtdışına satabileceğimiz bir ürünümüzün olması lazım. Burada ilk akla gelen üretim kalitesi olabilir. Bu kapsamda esas olan ise bu ürünün standartlara uygunluğu olduğundan yanlış düşündüğü zaman ilk yapılabilecek hata "İşte, test ederiz deneriz bakarız olur, olmazsa düzeltir problemimizi çözeriz" mantığı ile konuya yaklaşmak olabilir. Bu yaklaşım ile maalesef girdiğimiz yarışımızı en baştan kaybetmeye mahkum oluyoruz, çünkü test edilecek olan ürünün muhtemelen problemli olacağını en baştan ürün geliştirme metodolojimizin içine entegre etmek farkında olmadan da olsa yenilgiyi en baştan kabul etmek anlamına gelmekte. Dolayısı ile açılmak istediğimiz pazarda başarılı olmanın en önemli unsurlarından birisi de daha üretim olmadan çıkabilecek problemleri tahmin edebilme yetisini kazanmak olmalı.

Buna ek olarak, üretim yapan çoğu firmada sürekli söylenegelen bir söz vardır: "Son gün ("deadline") mı? İşler dün bitmeliydi!" Belki de ülkemizdeki ürün geliştirme süreçlerinin çekmekte olduğu sıkıntıları en güzel anlatan bu sözlerden elde edebileceğimiz iki çıkarım var; (i) rekabetçi koşullar dolayısı ile zaman baskısı altındayız ve ayakta kalabilmek için hızlı olmamız lazım, (ii) üretim baskısı altında plansız programsız ne yaptığımızın gerçekten farkında olmadan çırpınıyoruz.

Evet, biz mühendisler ve teknik görevlerdeki diğer arkadaşlar maalesef zaman ve çevre baskısı yüzünden bu şekilde düşünmeye itiliyoruz. Bu noktada yanlış anlaşılmaya engel olmak için söylemek istediğim bir şey var. Elbette pratikte sıkışık zamanlar olacaktır ve bazen işler gerçekten de son anda ters gidebilir. Ancak bu sıkışıklık sürekli oluyorsa o zaman kısa bir süre durup, analitik düşünerek, çözüm odaklı bir şekilde "kendimizi nasıl geliştirip, bu problemleri önleyici olabiliriz?"i irdelememiz gerekmektedir. Eğer ortada bizim düzeltmemiz gereken, ters giden bir şeyler varsa, bu problemlerin çözümünü başkalarından beklemekse, "çözüm çözümsüzlüktedir" demekten daha ileriye gidemeyebilir.

Peki problemlerimizi çözmek için ne yapmalıyız?

Her şeyden önce ortada bir dizayn olduğuna göre ve bir fabrikanın ürettiği ürünler genelde birbirleri ile paralellik gösterdiğine göre, parametrik modelleme imkanı sunan üç boyutlu bir katı modelleme programının (CAD) kullanılması birincil önceliklerden sayılabilir. Böylece parametrize edilmiş modeller sayesinde ufak versiyon değişiklikleri hızla uygulanıp, bilgisayar destekli üretim (CAM) ile gerek prototip, gerekse seri üretim kalıpları vb. parçaların üretiminin hızla yapılması mümkün olacağı gibi, yeni versiyonların dizaynı ve görselleştirilmesi de daha teklif aşamasındayken bile gerçekleştirilebilir.

Bu noktada bizi bir nebze de olsa karamsarlıktan kurtaran, memnuniyet verici bir gelişme ise, CAD ve CAM sistemlerinin kullanımının ve bu teknolojilerin ürün geliştirmenin bel kemiği olması mantığının ülkemizde de yavaş yavaş oturmaya başlamış olmasıdır. Ancak deminki örneğimize geri dönmek gerekirse bu mantıkta halen üretilecek olan parça, alt sistem ya da sistemlerin prototiplerinin başarı ile sonuçlanıp sonuçlanamayacağı konusu ise maalesef meçhul kalmaktadır. Dolayısı ile her ne kadar CAD ve CAM sistemlerini kullansak da, bu halen klasik ürün projelendirme sürecini güden düşünce yapısını kırabilmiş olduğumuz anlamına gelmemekte.

Biraz daha açık olabilmek için ilk etapta klasik ürün geliştirme sürecini biraz incelemekte fayda olabilir. Klasik süreç, içinde yapılan çalışmalarda ihtiyaç her ne kaynaktan gelirse gelsin, ilk etapta çözüme yönelik fikirlerin tartışılması ve aralarından en uygun olanının seçimi ile başlamakta. İlk zaman kayıplarımızı ise bu esnada seçilmeyen fikirlerin toplantılar neticesinde rafa kaldırılması neticesinde yaşamaktayız. Tecrübeler doğrultusunda elemeden geçebilen fikirleri ise günümüzde genelde CAD sistemlerinin de kullanıldığı bir ön dizayn süreci izlemekte. Bu esnada çıkan çeşitli problemler ve düşünülen opsiyonların prototiplerinin binbir güçlükle üretimi belki de bir çoğumuzun uykusuz gecelerine mal olmuştur. Mühendisler, teknikerler, ustabaşları, ustalar, çıraklar ve sabırsızlanan yöneticiler ile patronlar olabildiğince kısa sürede prototipleri üretme yarışına girmişlerdir. Üstelik bu prototiplerde genellikle sorunlar yaşanmakta olup, çoğu gözden kaçan ufak ayrıntı, ya da hiç aklımıza dahi gelmeyen bazı çok temel mukavemet veya titreşim problemleri, prototiplerin çoğunun elenmesine sebep olup, bunun neticesinde elimizde kalan son şansımız olan ve diğerlerine nazaran sadece göreceli olarak daha iyi performans veren prototip üzerinde yoğunlaşmamız neredeyse kaçınılmaz olmuştur.

         
     
TurkCADCAM.net > Türkiye'nin yeni ürün tasarım, geliştirme, CAD/CAM/CAE, CNC, kalıp ve imalat teknolojileri portalı
***** Sektörün profesyonel bilgi ve işbirliği platformu *****
© 2002-2017  Sinerji Yayıncılık, Tanıtım ve Danışmanlık Hizmetleri
Bu portaldaki içerik, ancak kaynak belirtilmesi ve izin alınması şartıyla yayınlanabilir.