ADesign
Fair 2004 Panel tarihi: 07-10-2004
Yer: Harbiye Askeri Müzesi - Ahmet Fethi Paşa Salonu,
İstanbul
Moderatör:
Hakan Ertem, Bölüm Başkanı, Marmara
Üniv. GSF Endüstri Tasarımı Bölümü
Konuşmacılar:
Mehmet Erkök, Öğretim Üyesi, İTÜ
Burak Pekcan, İnfotron
A.Ş.
Erkut Neğiş, Cadem
A.Ş.
Can Yalman, Serbest
Tasarımcı
Barış Ünver, Tofaş
A.Ş.
|
Hakan
Ertem
|
Mehmet
Erkök
|
Burak
Pekcan
|
Erkut
Neğiş
|
Can
Yalman
|
Barış
Ünver
|
Hızlı
prototiplemeyle mertlik bozuldu mu? Bir tasarımın üretimine
geçmeden önce prototipini hazırlamak, mevcut süreç içinde
önemli bir yere sahip. Peki, bu süreç içinde "elle modelleme"
yöntemini mi tercih etmeli? Yoksa, teknolojiye ayak uydurarak
hızlı prototip sitemlerini mi kullanmalı?
Hakan
Ertem:
Burada
bugün tartışacağımız temel konular: Sistemler tasarım süreci
içinde bir anlatım tekniği mi? Yoksa, bu sistemler süreci
oluşturan öğelerden biri mi olmaya başladı? Bu sistemlerin
nasıl kullanılması gerekiyor? Bu bağlamda, çok sevgili dostlarım
ve aynı zamanda bu konuda uzmaan katılımcılarımız var.
İzninizle,
onları tanıtayım. Öncelikle, ben Hakan Ertem. Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Endüstriyel Tasarım Bölüm Başkanı'yım.
Mehmet Erkök, İstanbul Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi.
Burak Pekcan, İnfotron firmasından. Hemen yanında ıse, Cadem
firmasından Erkut Neğiş var. Can Yalman, serbest tasarımcı
olarak burada bulunuyor. En son, Barış Ünver Bey, Tofaş adına
katılıyor.
Şimdi,
her birimiz kendi bulunduğumuz noktadan konuya bakışımızı
size aktarmaya çalışaca~ız. Ilk sözü, hiç uzatmadan Erkut
Bey'e verece~im ve kendisinden, her şeyden önce, bu bahsetIı~imiz
aletlerin ne olduğuna dair bir temel bilgi vermesini rica
edeceğim. Buyrun efendim.
Erkut
Neğiş:
İyi
günler. Söylemek istediklerimin 8 dakikalık konuşma içine
sığdırılması imkansız. Ama, çok kısaca, panelin başlığından
yola çıkarak, hızlı prototipten bahsetmek istiyorum;
- Neden
hızlı?
- Neden
prototip üretme ihtiyacı var?
- Peki,
bu hızlı prototip üretme ihtiyacı yeni bir şey midir? Yani,
15-20 yıllık geçmişi olan bir şey midir? Yoksa, insanlık
yüzlerce yıldır hızlı prototip ihtiyacı duyuyor mu?
- Hızlı
prototip, sadece beyaz eşya, otomotiv ve uçak sektöründe
mi gerekiyor? Herhangi bir sosyal konumda, elektronikte
başka bir şeyde hızlı prototip ihtiyacı olmaz mı?
Kısaca
bunlardan bahsedeyim.
Eğer,
yeni ürün geliştiriyorsanız, yani yeni bir şey yapıyorsanız,
doğa kurallarını kafanızda canlandırıyorsunuzdur. Hesap kitap
yapma kabiliyetiniz vardır. Tasarlarsınız, üretmeyi planlarsınız.
Ne kadar iyi hesaplasanız da bazı soru işaretleri hiç bir
zaman kafanızdan silinmeyecektir. Bu yüzden, gerçek ürünü
üretmeden evvel, veya seri imalata geçmeden evvel, bir şekilde
bir prototip üretip onu test etmek ihtiyacı hissedersiniz.
Her ne kadar, bilgisayar teknolojisi çok hızlı gelişse de,
hesaplama teknolojileri çok ilerlese de, insanların prototipe
olan ihtiyacı biraz azalsa da, insanlar sürekli daha karmaşık
tasarımlar yapmak istedikleri için, prototip ihtiyacı hiçbir
zaman bitmeyecek, artarak devam edecek. Mesela, sanal prototip
kavramı var; Yani, fiziksel bir şey üretmeden önce, bilgisayar
üzerinde bir şeyin prototipini yapıp test edebilirsiniz. Bir
problem görüp, tasarımı revize edebilirsiniz. Fakat, yine
de son bir fiziksel prototip yapmadan, kimse tasarımın doğru
olduğuna emin olamaz.
Yani,
bir prototipin hızlı olması, eskiden beri istenen bir şey.
Kimse bir prototipin yavaş olmasını istemez. Ama, bu hızlı
prototip kelimesiyle, yeni bir üretim teknolojisi olan, son
20 yılda gelişen, otoinşa teknolojisi arasında bir bağlantı
olduğu için, insanlar genellikle hızlı prototipin otoinşa
teknolojisiyle aynı olduğunu düşünüyorlar.
Otoinşa
nedir? Yeni bir şey imal ederken, insanların ilk aklına gelen,
bir hammaddeyi alıp yontmaktır. Yani, heykeltıraşlık gibi.
Bunun son teknolojisi de, CNC tezgahlardır. Lazerle, kesici
takımlarla, frezede bir şekilde yontarak bir ürün imal edebilirsiniz.
Kalıp yaparsınız, prototip yaparsınız, model yaparsınız...
Otoinşa tekniği ise yontmanın aksine ekleme prensibini kullanır;
Yüzlerce, binlerce yıldır bir şey ekleyerek imal etme, genelde
çok büyük cisimlerde kullanılıyordu. Yani bir binayı yaparken,
koca bir dağı yontmak yerine, küçük tuğlaları birbirine birleştirerek
kat kat bir binayı yapmak, çok daha mantıklı ve uygulanan
yöntemdir. İşte, son 20 senede, bu inşaat tekniği küçük ölçekteki
imalat uygulamaları için çok otomotize edilmiş hale getirildi.
Çok kompleks bir plastik parçayı, insan gözünün zor göreceği
çok küçük partikülleri, bilgisayar kontrollü cihazlarda bir
araya getirerek üretebiliyorsunuz.
En
fazla 15-20 yıllık bir geçmişi olan otoinşa teknolojileri
hızlı prototipte çok yaygın kullanıldığı için, insanlar genellikle
hızlı prototip cihaz deyince, otoinşa teknolojisiyle çalışan
cihazları hatırlıyor. Aslında, burada bir hata var. Çünkü,
otoinşa cihazı olmadan da hızlı prototip yapabilirsiniz. Yani,
hedefiniz yapacağınız testlerdeki işinizi karşılıyorsa..;
örneğin, bir bardak tasarladınız, 'Acaba, elle tutarken bunun
çapı benim elime uygun mu?' diye merak ediyorsunuz. Bir kartondan
da bunu kesip yapabilirsiniz. İlle de bir torna tezgahı veya
hızlı prototip tezgahına ihtiyacınız yok. O sizin prototip
ihtiyacınızı görür. Yani, ihtiyacınıza bağlı bu.
Otoinşa
teknolojisi sadece prototip imalatında kullanılmıyor; Son
zamanlarda, artan bir hızlı kalıp imalatı, hatta direkt imalata
geçiş var - hiç kalıp olmadan...
Peki,
Türkiye'deki hızlı prototip ihtiyacı ne yöne doğru gidiyor?
Bir ürün
tasarlarsınız, seri imalatta problem yaşayacağı ihtimaline
karşı da prototip yaparsınız. Eğer, taklit ürün yapıyorsanız,
zaten ürün piyasaya çıktığında tutulacağını biliyorsunuz,
nasıl çalıştığını biliyorsunuz. Dolayısıyla bir prototipe
ihtiyaç duymazsınız. Yani, yıllarca Türkiye'de çok fazla taklit
yapıldığı için prototip ihtiyacı da yoktu. Hızlı prototip
makinesi denilen bu otoinşa cihazlarının Türkiye'deki kullanımı
da çok azdı veya yoktu. Çünkü, zaten bilinen şeyler üretiliyordu.
Tek problem "Onu nasıl daha ucuza üretirim?"di.
Zamanla, Gümrük Birliği çerçevesinde Türkiye'de Avrupa Topluluğu
Patent Kanunları'nın uygulamaya girmesiyle, firmalar kendi
tasarımlarını yapmaya zorlandı. Bu konuda, ilk başlayan Arçelik.
Arçelik, şu an en fazla cihazın bir arada bulunduğu, en farklı
teknolojilerin bulunduğu bir firma.
Peki,
niye hızlı? İnsanlar, her devirde hıza ihtiyaç duymuştur;
Sultan Mehmet İstanbul'un fethi için zamanının en büyük toplarını
birçok hesaba dayalı olarak tasarlatmıştı ama (bu hesaplara
tam güvenemeyeceği için) gerçek imalata geçmeden evvel birkaç
protoip top döktürüp atış testlerini yaptırtmıştı. Sultan
Mehmet'in bu topların geliştirilmesi için fazla zamanı olduğu
söylenemez. Yani yüzlerce sene evvel yaşamasına rağmen onun
da hızlı prototipe ihtiyacı vardı.
Ama,
bu devirde hızlı prototipe daha da çok ihtiyaç duyuyorlar.
Çünkü, bugün dünyanın öbür ucundaki bir firma bile, artık
sizin rakibiniz olabiliyor. Kapalı bir ekonomide, zaten rakibiniz
bellidir. Eskiden üç senede bir ürün çıkarsanız bile, müşteriniz
tatmin olabilirdi. Ama bugün, müşteriler belki ayda bir yeni
ürün bekliyor. Rakibiniz bunu yaptığı için, siz de yeni ürün
çıkartmak zorunda kalıyorsunuz. Dolayısıyla, bir prototipi
daha hızlı üretmenin ihtiyacı sürekli artıyor.
Panelin
başlığında yer alan 'zanaat' kelimesine gelirsek; Eskiden,
belki bir prototipi el maharetiyle yapmak bir hafta sürerdi.
Sadece, yetenekli ustaların yapabildiği bir işti ve ayrı bir
zanaattı. Ama şimdi, o kadar çok yazılım, donanım cihaz var
ki, hangisini nerede, nasıl kullanılacağını bilmek, aslında
bir zanaat haline geldi. İşin zanaat tarafı da gün geçtikçe
bu oluyor. Bir de, teknoloji çok hızlı değişiyor. Bunu takip
etmek ve anında ve başarılı bir şekilde uygulamak da ayrı
bir zanaat.
Hakan
Ertem:
Teşekkür
ederim. Burak Pekcan Bey infotron'dan geliyor. Bize bu konuda,
herhalde işletme ağırlıklı bir sunum yapacaksınız değil mi
hocam?
Burak
Pekcan:
Kısa
bir sunum yapacağım. Öncelikle İnfotron'u tanıtmak istiyorum.
Ondan sonra bu teknolojiyi almak mı lazım, yoksa servisini
mi almak lazım, onun bir karşılaştırmasını yapmak istiyorum.
İnfotron
olarak, 10 senedir faaliyet gösteriyoruz. Amacımız, hedef
endüstrilerde, otomotiv, dayanıklı tüketim ürünleri geliştiren
firmalara, her türlü ürün geliştirme teknolojilerini sağlayarak
veya yaratarak -'yaratarak' kelimesi çok önemli, olmayan şeyleri
de yaratıyoruz- hizmet veriyoruz.
Haziran
94'de kurulduk. İstanbul Altunizade'de merkezimiz var. Ankara'da
bir ofisimiz var. iMES Sanayi Sitesi'nde bir atölyemiz var.
Çoğu prototip servisini iMES'ten karşılıyoruz. Münih'de de,
dünyaya açılmak adına bir ofisimiz var. Yaklaşık 45 kişiyiz.
Bu sayı, projelere göre artıp azalabiliyor.
Dünyaya
açılmak istiyorsanız, en önemli parametre 'kalite' olmalı.
Kalite konusunda çeşitli sertifikalarımız var. Çeşitli ödüller
kazandık. Bizce en 'önemlisi, TUBİTAK, TTGV ve TÜSİAD'ln verdiği
Teknoloji Başarı Ödülleri'ni 2002 senesinde kazandık. Türkiye'de
ürün geliştiren çoğu şirketle çalışıyoruz. Otomotiv, telekomünikasyon,
dayanıklı tüketim, savunma sanayi olsun pek çok şirketle çalışıyoruz...
Şimdi,
Hakan Bey yeni zanaat'ten bahsetti. Bence, pek yeni bir zanaat
değil, bahsettiği. Biz, 10 sene önce bu işe başladık. Neden
hızlı prototipleme? Çünkü, hızlı prototipleme çok basit bir
şekilde, kalıptan çıkacak ürünü elinizde tutmanızı, yani kalıba
girmeden önce elinizde tutmanızı, hatalarını ve sorunlarını
görebilmenizi sağlıyor. Yani,
en önemlisi, tasarımla mühendislik arasındaki iletişimi sağlıyor.
Daha sonra, montaj kontrolünü, fonksiyonel teste girmesini
sağlıyor. Ayrıca, pazarlamaya destek de oluyor. Görsel bir
prototip de olabiliyor.
Şimdi,
"Nerede hızlı prototip?" Bu zamanın sorusu, bence
bu olmalı. Sonuçta, ürün geliştiriyorsanız, kesinlikle hızlı
prototipleme, ya da bir şekilde model yaptırmanız gerekiyor.
Bunu şirket içerisinde mi yapacaksınız? Yoksa, bizim gibi
bir servis bürosundan mı destek alacaksınız? Şirket içinde
olması ne zaman gerekli? Senede birçok ürün geliştiriyorsanız,
bu tür bir
prototip cihazına ihtiyacınız var. İkincisi, el altında bulunması.
Ayrıca, bu prototipleme teknolojileriyle donatılmış bir atölyeniz
varsa, ürünün bitişlerini yapabilecek elemanlarınız varsa,
sizin için çok büyük bir artı değer de kazandırıyor. En onemli
nokta, gizlilik. Çünkü, prototip için tasarımı bir servis
bürosuna yolladığınızda, ne kadar gizli kalacağı servis bürosuna
bağlı bir durum. Tabii, bunun yanı sıra, negatif tarafı da
var. Bu sistemlerin, teknik desteğe ihtiyacı var. Teknolojinin
güncel olması, stok malzeme tutabilmeniz, atölye ortamı gereksinimi
ve eleman gereksinimleri var. Bunların hepsini alt alta sıraladığımızda,
niye hızlı prototip servisinin pahalı olduğu anlaşılabilir
herhalde. Yoksa, yapılan şey hakikaten malzeme olarak fazla
değil, ama bu tür masraflar yüzünden oldukça maliyetli olabiliyor.
Peki
servis bürosu ne zaman kullanılabilir? Seyrek tasarım Yapıyorsanız,
böyle bir cihaza sahip olmak biraz lüks olabilir. Uygulamalarınız
çok değişikse, bir teknolojiden yararlanırken değişik bir
teknolojiden de yararlanmak istiyorsanız, neyi nasıl yapacağınızı
bilmiyorsanız, bir servis bürosu sizin için daha yararlı olacaktır.
Son teknolojileri uygulayarak, size en uygun prototipi sağlayacaktır.
Peki,
"hangi teknoloji en iyi?" diye sorarsanız, şöyle
cevap verebilirim: Değişik prototip teknolojileri var; SLA,
SLS, FDM, Polyjet, inkjet, 3D Printer vs. Bize kalırsa bunların
hiçbiri tek başına 'en iyi' değil ama hepsi de en iyi. Sonuç
olarak, ne yapmak istediğinize bağlı olarak, değişik teknolojiler
kullanılabiliyor. Biz www.prototip.org
olarak, bu danışmanlığı, servisi vermeye çalışıyoruz. Yalnızca
Türkiye'de değil, dünyada da vermeye çalışıyoruz. Hızlı prototiple
hızlı kalıplama, modelleme servislerini prototip.org'da vermeye
çalışıyoruz.
Bize göre vizyon nedir? Bize göre, 5-10 sene sonra, artık
hızlı prototipleme değil, hızlı imalat olacak.
Hakan
Ertem:
Burak
Bey, çok teşekkür ediyoruz. Aramızda Barış Ünver var. Barış
Bey, Tofaş Ar-Ge Bölümü'nde endüstriyel ürün tasarımcısı olarak
görev yapıyor. Barış Bey'den de otomotiv sanayindeki veya
büyük bir iş organizasyonu içindeki tasarım sürecinde bu sistemlerin
nasıl kullanıldığını, karşılaşılan sorunları öğrenelim;
Barış
Ünver:
Çok
teşekkür ederim. Şimdi, otomobil tasarımında ve geliştirme
sürecinde, hızlı prototipieri anlatayım biraz size. İlk başta,
"Otomobil nedir?" diye başlarsak işe; otomobil taşıt
aracı olmasına rağmen, herkes için çok farklı şey ifade eden
bir ürün. Yani, herkesin ihtiyaçlarını, isteklerini karşılaması
çok zor olan, ayrıca doğal etkileri açık ve hareket halinde
olan bir nesne.
Otomobil
birçok endüstriyel üründen oluşan bir sistem. Dolayısıyla,
oldukça zor ve uzun bir geliştirme süresine ihtiyaç duyuluyor.
İşte, görüldüğü üzere, yaklaşık 120 ay yani 10 yıllık bir
süre var aslında bir bir otomobili piyasaya çıkarmak için.
Arkasında 10 yıllık bir çalışma var. Bu sürenin, yaklaşık
6 yıl kadarı, planlama safhası olarak harcanıyor. Sanal bir
dünya aslında bu. Geri kalan kısmı da ürünün somutlaştırılıp
gerçekleştirilmeye başlanılan kısımı olarak ayırabiliriz.
Bu sanal dünyaya baktığımızda; stratejilerin ve pazarın tahminleri,
farklı buluşların araba teknolojisine entegre edilmesi, değişik
yaratıcılıklarla ortaya çıkan "konsept" tasarımlar
ve bir sürü beyin fırtınası ortaya çıkıyor. Yani, her şey
havada, ama bir yandan da büyük araştırmalar yapılarak bir
yerlere oturtulmaya çalışılan bir süreç var.
Burada,
tabii prototip ihtiyacı var. Burada da prototipler yapılıyor.
Bunlar autoshow'larda gösterilerek, potansiyeller araştırılıyor.
Daha sonra, gerçek hayata geçiliyor. Bu da yaklaşık 4 yıl
gibi bir süre alıyor. Bu noktada da bir karar verme aşaması
var. Tasarımın dondurulması ve bunun üzerine mühendislik işlerinin
girerek o arabanın yürür hale gelmesi durumu var. Burada da
birçok farklılıklar ortaya çıkıyor ve bir prototipleme ihtiyacımız
oluyor. Sanal dünyadaki prototip ihtiyacı, genelde yoğun bir
prototiplemeyle de karşılanabilir. Yani, daha çok, kavramı
ortaya çıkarmak, görselliği öne çıkarmak yeterli. Henüz ürünün
çözülmüş olması, endüstrilleşme bölümünün halledilmiş olması
gerekmiyor. Sonuçta, buradan çıkan prototip, aslında büyük
bir maket diye düşünülebilir. Fakat, gerçek hayata geçtiğinizde,
her şey çok daha farklı. Çok büyük bir rekabet ortamı olduğu
için, hız çok önem kazanıyor.
Ayrıca,
prototipin otomobil gibi bir üründe gerçekleri yansıtması
çok önemli. Bu
araba harekete geçtiğinde ya da bu parça kullanıldığı zaman,
onun yıllar içinde nasıl bir performans göstereceğini prototiplerden
anlayarak, gerçeğini yapmanız gerekiyor. Burada da ihtiyaç
hızlı prototip. Tabii ki, burada hıza ihtiyaç var. Hem de
seri üretim kalıpları yapmadan. Genelde, stil onaylarının
alınmasında prototipler çok işe yarıyor. Proje doğrulaması
yapılıyor. Birçok parçadan bahsediyoruz. Artık, bu parçaların
hepsi toparlanıp elle tutulur hale geldi. Yeni yapılan parçaların
da kendi ergonomik problemleri var mı yok mu? Daha sonra,
bunların birleştirilmesi sırasında, montajdaki problemleri
ya da üretim sırasında çıkabilecek problemleri görmek için
de hızlı prototipe ihtiyaç duyuyoruz.
Dolayısıyla,
burada bir eksik parça varsa hızlı prototiplemeyle haritada
yapıp, sistemi tamamlayıp testlere başlayarak zaman kazanmaya
çalşıyoruz. Tabii, hızlı prototipleme de gerçeğe yakın, hatta
birebir. Çok parça var gerçeği tamamen yansıtması istenen.
Bu yüzden çıkmış bir teknoloji bu.
Bir
boyutsal problemle de karşılaşıyoruz; Otomotiv sektöründe
büyük parçalar var genellikle. En başında bir tampon, bir
torpido var. Şu anda, onları tek bir parça halinde elde edebilmek
çok zor oluyor. Daha sonra, bu istediğimiz parçayı alıp, arabaya
takıp ya da bir sisteme birleştirip görmemiz gerekiyor. Gelen
parçalarda,
ufak tefek milimetrik hatalar olduğunda, birkaç parça birleşince
hata santimlere varıyor ve önemli problemler çıkıyor.
Bir
diğer problem, genelde malzeme problemleri. Yani, hızlı prototiplemenin
amacı, genelde bir gerçek parçayı simüle edebilmek. Fakat,
burada da gerçek malzemelere birçok katkı malzemesi eklendiğinden,
performans daha artıyor ve burada aynı malzemeyi kullansak
da katkı malzemelerinin eksik olmasından dolayı çok kırılgan
parçalar oluşuyor. Bunları gerçekten test edebilmek zorlaşıyor
bizim için.
Malzemenin
boyamasında bazen problem yaşıyoruz. Birebir bitmiş bir örnek
göstermek istediğimiz zaman, zorlanıyoruz. Bütün bu dezavantajlarına
rağmen, büyük bir firma için bile hala pahalı bir teknoloji
bu. Benim anlatacakların; da bu kadar.
Hakan
Ertem:
Teşekkür
ederim. Sayın Can Yalman aramızda. Ben, Can'dan daha çok bir
tasarımcı olarak, bir tasarım bürosu sahibi ve serbest tasarımcı
olarak, bu teknolojileri nerde, ne zaman, ne kadar kullanabiliyor?
Şikayetçi olduğu yerler var mı? Çözüm önerileri var mı? Bunları
öğrenmek istiyorum.
Can
Yalman:
Teşekkür
ederim. İlerisi için düşündüklerimiz, çok uzakta değil gibi
geliyor bana. Herhalde, bir 10-15 sene içinde mümkün olabilir.
Bir tasarım ofisi olarak, hızlı prototip sistemleri, sonuçta
bizim ufkumuzu açmış durumda. Eskiden konvansiyonel sistemlerle
tasarım yapıyorduk, artık CAD sistemlerini bir standart olarak
kullanıyoruz.
Teknik
çizimlerden 3 boyutlu tasarıma, elle yapılan modellerden hızlı
prototip sistemlerine bir geçiş olmuş durumda. Bu hızlı prolotip
sistemleri, sonuçta eskiden büyük firmaların yapabileceği
işleri, ufak tasarım bürolarının da yapmasına imkan sağlıyor.
Tasarım ofisi kurma maliyetleri bu sayede bayağı düşmüş durumda.
Yani, bir model atölyesinde, beş modelci veya tasarımcı olarak,
10-15 kişinin yapacağı işi, hem 3 boyutlu tasarım sistemleri
hem de hızlı prototip sayesinde, iki-üç kişilik bir tasarım
ofisi de yapabilir duruma geldi. Biz hızlı prototipi, genellikle
üç değişik kullanım alanında uyguluyoruz.
Birincisi;
konsept modelleme. Burada, görsel olarak değil, ama biraz
hacim ve çalışma sistemlerine fikir vermesi açısından kullanıyoruz.
Mekanik
çalışma analizi yapmak için, bizim piknik setinde kullandığımız
klipslerin geçip geçmemesi gibi detaylar için kullanıyoruz.
İkinci olarak; sunuş modeli yapmak için kullanıyoruz. Bu da,
gerçek ürünlere yakın bir görüntü yakalamak için yapılıyor.
Yani, ergonomi, geçme detayları ve genellikle hacim hesaplamaları
için hızlı prototipi kullanıyoruz.
Tasarım
geliştirme aşamalarında, daha ürün şekillenmeden veya son
ürünün seçilme aşamalarında, ürünlerin prototip üzerinden
karar verilmesi gerekiyor. Seçim yapılması çok daha doğru
oluyor, yani genellikle insanlar iki boyutlu çizim üstünden
çok fazla karar veremiyorlar. İlla ellerine almak, hissetmek
veya bir masanın üzerinde nasıl duracağını görmek istiyorlar.
Piknik setini görmüşsünüzdür belki veya değişik standlarda,
özellikle çatal bıçak ve kaşık modellerini. Ergonomi açısından
bunların prototipleri bizim için çok önemliydi. İnfotron'la
beraber STL modelleri hazırlandı. Orada test edildi. Gerekli
değişikliler yapıldı, ondan sonra da son ürüne geçildi.
Ayrıca,
klipsden bahsettim, o klipslerin ufak bir parça detayı yapıldı.
Bunun çalışması test edildi, o da onaylandı. Onaylandıktan
sonra, üretime geçildi. Yani, üretici açısından bunları test
etmeden yapmak, ileride çok daha maliyetli sonuçlar ortaya
çıkarabiliyor.
Onun
için, yaptığımız tasarımda, genellikle müşterilere prototip
yapmalarını tavsiye ediyoruz. Fiyatları biraz yüksek buluyorlar.
Hisar için yaptığımız çalışmada, çatal bıçak serisinde, ergonomi
çok önemliydi. Müşteri de bunu eline alıp, hissetmek, tutmak
istediği için yine bu sefer FDM'den yapıldı prototipler. Ama
bizim tercihimiz, bunu direkt metalden işleyebilmek. Bu biraz
daha zor bir çalışma ve daha maliyetli. Biraz daha vakit gerektiren
bir şey hızlı prototip açısından. Belki, bunun kolay sistemleri
vardır veya geliştiriliyordur. Genellikle, insanlar iki boyutlu
çizim üstünden göremiyorlar. Yani, bir tasarımcının kafasında
canlandırabildiği üç boyutlu tasarımı, sadece bir görsel sunuş
olarak algılamaları çok zor oluyor. Onun için, birçok müşteriden
bize özellikle talep geliyor. Karar vermek için ürünün prototipini
görmek istiyorlar. Hisar'da örneğin, son ürüne gelindiğinde,
sekiz tane tasarım vardı. Ondan sonra, iki tanesi için prototip
yapıldı. Bu prototipler üzerinden son ürüne karar verildi.
Sonuçta, çıkan tasarım onlar için daha doğru oldu.
RocaKale
ile çalışıyoruz. Onlarla bir lavabo çalışmamız var. Lavaboda,
STL veya FDM gibi sistemler değil de, CNC olarak çalışmamız
gerekti; MDF'yi CNC'de işledik. Oto boyasıyla tam bir seramik
görünümü verdik. Son seçimler, yine öyle yapıldı.
Hızlı
prototip, bizim için de ekonomik açıdan çok yararlı oluyor.
Hiç ofisten çıkmadan, direkt e-posta yoluyla, çizdiğimiz dataları
gönderebiliyoruz. Karşı taraftan da prototipler elimize geliyor.
Ufak bir model atölyesiyle, bir sürü büyük tasarım firmasının
yapabildiği imkanları biz de kullanabiliyoruz.
Bir
de yeni zanaat dendi. Yeni zanaat için de enteresan şeyler
var. İki hafta önce, 100% Design Show'da, Londra'da gezerken,
prototipin artık sadece bir prototip malzemesi değil de son
ürün olarak ortaya çıktığını gördük. Materialise diye bir
şirket var, böyle hızlı prototipler yapıyor zannedersem, MGX
diye yeni bir ürün serisi çıkarmış (www.materialise.com/made).
Burada çıkan ürünler, tamamen prototip yöntemleriyle, STL
veya SLS yöntemleriyle yapılmış aydınlatma elemanları olarak
sergileniyordu. Ürünlerinin fiyatları da (büyük ihtimalle
sürümden çalıştıkları için) aslında normal aydınlatma fiyatları
civarında. Kalıpla yapamayacağınız bir sürü ürünü STL veya
SLS sistemleriyle yapmışlar ve bunları sergiliyorlardı.
Yani
prototip, artık yeni bir malzeme olarak, ürün olarak ortaya
çıkmış durumda. Yaşadığımız en büyük sorunlardan biri, küçük
işletmelerin, bu hızlı prototip fiyatlarını çok yüksek bulması.
Yani, bu piknik seti için örneğin, bütün setin kabını prototipten
yapmak istediğimiz zaman, fiyatlar çok yüksek bulunuyor. Yani,
mümkün olduğu kadar, bu fiyatların aşağı çekilmesi Türkiye'deki
sanayici veya tasarımcı arkadaşlar için de çok daha faydalı
olacak.
Benim
söyleyeceklerim bu kadar, teşekkür ederim.
Hakan
Ertem:
Şimdi,
yanımda birazdan sözü vereceğim arkadaşım Mehmet Erkök, İstanbul
Teknik Üniversitesi'nde öğretim üyesi. Aynı zamanda, bu modelleme
teknikleri ve model üzerinde ders veriyor. Ben kendisine şunu
sormak istiyorum: Hoca, tüfek icat oldu, mertlik bozuldu
mu? Yoksa, bunlar böyle birbiriyle at başı mı gidecek?
Mehmet
Erkök:
At
başı gidecek tabii. Mertlik bozulmadı, ama pahalı hakikaten.
O yüzden de dengeIemek lazım. Ben, modelciliği iki türlü ele
alıyorum, öğrencilerime de bunu söylüyorum. Bunu söylemeden
önce, eğitimci gözüyle değerlendirmeye çalışıyorum. Hem işin
o yanındayım, hem de freelance olarak çalışıyorum. iki tarafı
da biraz biliyorum yani.
Model,
tasarımcının kendisi için gerekli. Müşteri dediğimiz diğer
tarafa tarif edebilmemiz için gerekli. Çok karışık olacak
söyleyeceklerim, çok özür dilerim şimdiden. Çünkü söyleyecek
çok şey var bu konuyla ilgili. Bir kere, bizim bölümümüze
bir CNC freze tezgahı alındı geçen sene. Bunu çalıştırmaya
başladık yakın zamanda, önce biraz anlamaya çalıştık. Talaşlı
bir imalat yapıyor. Aslında, çok heyecanlanacak bir durum
değil. İşte, bir traktörün tarlayı sürmesi gibi, bir parça
işliyor.
Onun ötesinde, yığma usulü çalışan makineler filan, sahiden
de heyecan verici. Teknik olarak, şimdi bir makineyi aldığınız
zaman, "Tamam, artık ben oldum, her şeyi yaparım. Hatta,
şu iki maketçiyi de atalım işten, olsun bitsin" düşüncesi
hakim. CNC ya da 3 boyutlu modelleme, olsa olsa tecrübeli
bir tasarımcının elinde çok iyi bir hale gelebilir. Tasarımcının
işi, malzemeyle olduğuna göre, tasarımcının birtakım şeyleri,
bizzat eliyle yoğurması lazım. Genç bir tasarımcının eline
bir bilgisayarı ve arkasından da bir 3 boyutlu modelleme cihazı
koyduğumuzda, "Hadi bakalım, sen şimdi bununla çok güzel
formlar yarat" dediğimizde, muhtemelen yavan şeyler çıkabilir
ortaya. İyi şeyler de çıkabilir tabii.
Yine,
bir parantez açacağım: Benim, 3 boyutlu modellemeye karşı
olduğum, sakın ola anlaşılmasın. Tarafım aslında, ama elinizde
birtakım şeyleri yoğurduğunuz zaman, bunu uzun seneler yaptığınız
zaman, mekanizmaların çalışıp çalışmadığını görebilme yetisine
sahip oluyorsunuz. Muhtemelen, birkaç adım öndesiniz zaten,
yani sonucu birazcık daha iyi görme şansınız oluyor. Ya da
bilgisayarda çizim yaptınız ve onu 3 boyutlu görmek istiyorsunuz,
elde ediyorsunuz ve görüyorsunuz.
Bir
biçimin, tasarımın CNC tezgahlarda üretilmeyi hak edeceği
durumlar var, hak etmeyeceği durumlar var. Başta pahalı dedik
ya, şimdi dümdüz bir yüzeyi CNC'de işlediğiniz zaman, bu ciddi
bir maliyet ya da gereksiz bir harcama. Bunu elde de yapma
şansınız aslında çok yüksek.
Bir
tasarımcı, nasıl ki el çizimi konusunda kendini geliştirmeye
çalışıyorsa ve bunu birtakım toplantılarda, silah olarak kullanıyorsa,
bunun farkına varıyorsa, karşı taraf bir bilgisayar çiziminden,
sunuşundan etkilendiği gibi bir tasarımcının modelinden de
çok etkilenir. Bunu çok sık duyuyorum çevrede. Aynı şekilde,
bir tasarımcının modelcilik konusunda da asgari bir şeyler
yapabilmesi de çok önemli. Her şeyden önce, kendisini beslemesi
için.
Birkaç
gün öncesinden, bir benzetme yapayım diyorum. Bir tane benzetme
şu: Her ikisini de kullanmak derken, eğer 3 boyutlu modellemeyi
fastfood'a benzetirsek, evet ara sıra fastfood yemeliyiz hakikaten.
Ama, sürekli yersek çok yavan kalabilir. Başka bir benzetme,
fotoğrafçılık mesela. Az önce, bir arkadaş hepimizin fotoğrafını
çekti ve manuel makineyle çekti galiba. Bir de dijital fotoğraf
makinesi aldığınız zaman, "Tamam, artık ben her şeyi
çekerim. Üstelik de çok güzel çekerim" diye düşünüyorsunuz.
Yalan, öyle bir şey yok. Mümkünse manuel, bir makineyle uğraşmalısınız.
O zaman iyi pişiyorsunuz. Dijital fotoğrafçılık size her şeyi
veremez, ama 3 boyutlu modellemenin aksine, çok ucuzladı tabii
o...
Hakan
Ertem:
Ben
toparlamadan önce, birşey anlatmak istiyorum. Geçen sene Karim
Rashid geldi Türkiye'ye. Konuşması sırasında birşey söyledi.
"Benim evimde bir tane hızlı prototip makinesi var"
dedi. Evinde varmış o makine. "Gece rüyama giren formlar
olursa veya sabah kahvaltıda aklıma gelen bir şey olursa,
hemen onların prototipini yaparım, öyle işe giderim".
Yani, çok güzel bir şey. Umarım, bir gün benim de evimde öyle
bir şey olabilir. Olmaması için sebep yok.
Çünkü,
şöyle bir örnek vereyim: Buradaki insanların çoğu öğrenci
ve hatırlamazsınız, 90'lı yılların başlarında CD'ler yeni
çıkmıştı. Bir meslektaşım geldi dedi ki, "Abi, bunlara
kayıt yapılıyormuş". "Yok ya, olur mu öyle şey?"
dedik. Sonra, fiyatının 5000 Dolar olduğunu öğrendik. Sonra
çok yayıldı, artık herkesin elinde var. Dolayısıyla, bu sistemlerin
nereye gideceğini az buçuk tahmin edebiliyorum. Çok yaygınlaşacak,
günlük kullanıma girecek. Fakat, bir gerçek var: Cihaz, her
zaman kullananla vardır. Yani, cihazın gelişmişliği, kompleksliği
veya sonuca etkisi, sizin ne yaptığınızla doğru orantılıdır.
Siz, doğru bir şey yapıyorsanız, o cihazdan da doğru şeyler
çıkar. Bence, hadisenin temeli bu noktada ve burada. Konuyu
manuel prototipleme veya modelleme sistemleri, dijital, elektronik,
adına ne dersek diyelim, sistemleri ayırmak çok doğru değil.
Erkut
Neğiş:
Belki
bilenler vardır; www.TurkCADCAM.net/rapor/otoinsa
adresinde konuyla ilgili hazırladığım bir raporu görebilirsiniz.
Bu raporda her türlü bilgiyi bulabilirsiniz; Bu cihazları,
Dünya'da hangi firmalar üretiyor? İşin tarihçesi nedir? Nerelerde
kullanılıyor? Hangi teknolojileri kullanıyorlar? Tüm bu bilgileri
kategorize edilmiş şekilde, bol miktarda fotoğrafla birlikte
bulabilirsiniz. Hiç bilmeyen bir insana bile, sıfırdan her
şeyi açıklayan kapsamlı bir rapor internette mevcut...
Hakan
Ertem:
Aynı
şekilde, infotron'un da benzer sitesi var: infotron.com.tr
Netice
itibariyle, tasarımınızın doğru olması, doğru kurgulamanız,
doğru seçim yapmanız çok önemli. Bunların hepsi, amaca giden
yolda kullanılacak bir araç. Aracı nasıl kullanacağınız size
kalmıştır. Mühendislik yoğunluklu bir proje yapıyorsanız,
belki tamamen bu sistemleri kullanacaksınız. Görsel niteliği
yüksek bir proje yapıyorsanız, belki ara bir çözüm bulacaksınız.
Barış
Bey konuşurken, "konsept araçlar"dan bahsetti. Hani,
Paris Otomobil Fuarı'nda "Abi, bu araba üretilir mi?"
diyeceğimiz araçlar aslında. Onların pek çoğu, evet elle yapılıyor.
Ama, daha sonra, çok yüksek teknolojiye sahip makineler de
kullanılıyor, uzay makinesi gibi. Bunların hepsini, üst üste
koymak çok önemli.
Erkut
Bey, konuşmasında beni çok etkileyen bir cümle sarfetti: "Türkiye'de
eskiden, prototip denilen şey aranmıyordu. Çünkü, zaten taklit
ürün vardı. Bugün ise, belli nedenlerden dolayı, yeni ürün
tasarım süreçleri başlatıldı. Bu yüzden de 'prototip süreçleri'
denen bir kavram gündelik hayatımıza girdi." Demek ki,
en azından mesleki olarak, yeni bir sürece doğru geçiş noktasındayız.
Çok ayrı bir noktadan, tamamen teknolojik bir noktadan teyidini
aldık bunun. Bu bence çok önemli.
Burak
Bey, konuşmasında bu ürünleri satın almanın ve kiralamanın
avantajları veya bu konuda nasıl bir çalışma içinde olmamız
gerektiği konusunda bizi aydınlattı.
Barış
Bey, etkileyici bir şey söyledi. Bir otomobil tasarlayıp üretmek
için 120 ay, yani 10 sene gerekiyor. Bu aşamayı burada öğrendim
ve bu aşamada prototipin nerede ve nasıl kullanıldığını öğrendim.
Benim için önemliydi.
Can,
bağımsız tasarımcı olarak prototipi üç noktada kullandığını
söyledi, ki bu da önemli bir ipucudur. Konsept çalışması,
mekanik ve ergonomik analizlerden bahsetti. Bakın, mekanik
ve ergonomik analizler önemli. Çünkü, mekanik çalışma yapılırken,
bir yandan da insani boyutu atlanamaz. Yani, siz bir menteşe
tasarımı yapıyorsanız, o tasarımın nasıl montajlanacağını
düşünmek zorundasınız. Sonuç olarak bir de 'sunuş modelleri'nden
bahsetti. Yani müşteriye göstereceği bölüm. "Çünkü, insanlar
ellemek istiyorlar" dedi.
Mehmet,
tüfeğin icat edilmesiyle mertliğin bozulmadığını bize söyledi.
Her ikisinin, at başı yürüdüğünü, birinin diğerinin tercihi
olmadığını anlatmaya çalıştı. Belki de kompleks bir yapı olduğunu
ve manuel sistemlerle bu en son sistemlerin birleşiminin zanaat
kavramını oluşturduğunu anlatmaya çalıştı. Siz, hızlı modelleme
yaptığınız bir ürünü, elinizle zımpara yapıp, elle boyatıyorsunuz
belki de. Bunlar birbirlerinin içinde gidip gelen şeyler.
Sonuç olarak geldiğimiz nokta şu: Cihaz, alet ne olursa olsun,
iş insanda bitiyor.
*ADesign
Fair 2004 İstanbul Uluslararası Tasarım Buluşması kapsamında
düzenlenen panellerden birine ait bu yazı ve resimler, fuardaki
tüm konferans ve panelleri içeren art+decor
Dergisi Kasım 2004 ADesign Fair Özel Sayısı'nın ücretsiz
ekinden yararlanılarak hazırlanmıştır.
|