Kemal Yamankaradeniz
Yönetim Kurulu Başkanı
Destek Patent A.Ş.
Eylül 2005, İstanbul
Not: İlk defa TurkCADCAM.net
Dergisi Ocak-Şubat 2006 Sayısında yer almış bu yazı,
Eylül 2008'de TurkCADCAM.net portalından yayınlanmaya başlamıştır.
Rekabetin gün geçtikçe artması, tüketici alışkanlıklarında da farklılık yaratıyor. Tüketici sıradanlıktan uzak, merak güdüsünü tetikleyen ve yeni donanımlara sahip ürünlere ilgi duyuyor. Bu noktada, son yıllarda bahsedilen konuların en önemlilerinden biri farklılık meydana getirerek rekabeti korumak veya rekabet üstünlüğü sağlamak oluyor. Farklılık oluşturmak iki şekilde olabilir. Birincisi ürünlerde, diğeri de hizmet şeklinde farklılık yaratmaktır. Her iki durum için ise yapılması gereken şey araştırma ve geliştirme (kısaca Ar-Ge olarak bahsedilecektir) faaliyetleri yapmaktır.
Yenilik yaparak farklılaşmanın bu kadar önem taşımasına ve çok sık bahsedilen bir konu olmasına rağmen Ar-Ge faaliyetlerinin nasıl yapılması gerektiği konusunda piyasada pek bilgi yoktur.
Örneğin teknik bilgilerin piyasadan nasıl elde edileceği, hangi hızda ve düşük maliyetle elde edileceği, elde edilen bilgilerin nasıl değerlendirileceği, bu değerlendirmeden sonra nasıl bir strateji belirlenip Ar-Ge çalışmalarının yapılacağı ve nihayet elde edilen sonuçlardan nasıl katma değer oluşturulup rekabet üstünlüğü sağlanacağı pek de bilinen bir konu değildir. Oysa ki, bugün ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet üstünlüğünü sağlayabilmemiz ancak patent stratejilerine dayalı Ar-Ge kurarak mümkün olabilir. Çünkü, Ar-Ge uygulamaları sonucunda ortaya çıkan buluşların ulusal ve uluslararası düzeyde korunması, değerlendirilmesi ve izlenmesi hayati önem taşıyor. Aksi takdirde Ar-Ge araştırmalarının sonuçlarından tam olarak yararlanmak mümkün değil.
Patentin iki önemli işlevi vardır. Patent sahibine tekel hakkının sağlanması ve bilginin kamuoyuna açıklanmasıdır. Bir ülkede fikri sınai haklar bilincinin artması, özellikle teknik konularla ilgili patent bilincinin artması (dünyadaki teknik bilginin %80'inin patent dokümanları olduğu düşünülürse) o ülkenin bilgilenmesini sağlar ve teknolojiyi takip edebilir seviyede olduğunun göstergesidir. Bu açıdan değerlendirildiğinde eğer bir ülkede patent bilinci (kültürü) var ise, o ülkenin ekonomisine olumlu etkileri olacağını söyleyebiliriz.
Patent stratejilerine dayalı Ar-Ge'de, bu işlerden sorumlu bir takım veya bir kişi görevlendirilmelidir. Bu kişi teknik literatürü çok iyi takip edebiliyor olacaktır. Gerektiğinde rakiplerin ürünleri alınacak, sökülecek ve "tersine mühendislik" uygulanacaktır. İlgili konferanslar ve fuarlar ziyaret edilecek, gelişmeler izlenecektir. Bu ön çalışmalarla piyasanın istediği ürünler belki de piyasanın istediğinden öte yeni ürünler yapılacak, rakiplerden daha çabuk ve uygun şartlarda müşterilere sunulacaktır. İşte yapılan bu yenilikler ile ürünlerde farklılaşmaya gidilecek ve rekabet korunabilecektir. Aynı şekilde hizmette de farklılık yapılarak rekabet sağlanabilecektir. Aksi takdirde bugün olduğu gibi, standart Ar-Ge bölümlerine sahip sanayicilerimiz aşağıdaki sorunlarla karşılaşabiliyor;
a) Yeni ürün ve hizmetin geliştirilmesi için bilgi toplama yöntemi ne kadar güvenilirdir? Acaba daha önce üzerinde kafa yorulmuş ve piyasaya sürülmüş veya sürülmemiş bir konu üzerinde mi çalışılıyor?
b) Veri toplama yönetiminin maliyeti nedir? Tüm bilimsel dergilere, teknik dergilere, makalelere veya yayınlara ulaşılmakta mıdır? Ulaşılmakta ise bunların satın alma maliyeti nedir? Bunlar nasıl tasnif edilip sınıflandırılmaktadır? Ayrıca bunları incelemek için yeterli zaman var mıdır, varsa maliyeti nedir ve yeterli midir?
c) Toplanan verilerle yapılan çalışmalar nasıl kayıt altına alınmaktadır? Personele ne kadar güvenilir? Personelin herhangi bir sebepten dolayı bilgiyi dışarı sızdırma olasılığı var mıdır? Bu önlenebiliyorsa personel nasıl ödüllendirilmektedir? Personelin görevi bırakması durumunda beynindeki veriler nasıl alınmaktadır! Yapılan işlemler kanunlara uymakta mıdır?
d) Tüm bu verilerin olumlu olması ile yeni bir katma değer oluşturacak ürün geliştirildiğinde veya piyasaya sürüldüğünde, rakiplerin aynı zahmeti çekmeden ve aynı maliyetlere katlanmadan ürünü veya üretim yönetimini taklit etmemesi için bir önlem alınmakta mıdır? Alınan önlemler yeterli olmakta mıdır?
e) Yapılan çalışmalar esnasında yeni geliştirilen ürünler piyasaya sürülmeden önce test kuruluşlarında veya numune gönderimlerinde tedarikçi kurumlarda bilgi kaçağının önlenmesi için tedbir alınmakta mıdır?
f) Yapılan yenilik bir başka kişi veya firmanın patent koruması altında mıdır? Bilmeden de olsa taklit durumu söz konusu mudur?
İşte bu bahsedilen durumlar amatör veya profesyonel her Ar-Ge çalışmasında söz konusu olabilir. Tüm bu riskleri minimum seviyeye indirmenin yolu patent stratejilerine dayalı Ar-Ge sistemidir.
Firmalar kendi bünyelerindeki Ar-Ge yapılarını patent üretebilecek bir yapıya dönüştürmeleri halinde geliştirecekleri katma değerli ürünlerde rekabet üstünlüğü elde ederler. Ar-Ge yapılarının katma değer üretmeye dönüştürmesi için patent sistemine dayalı bir çalışma metodu ile işletilmeleri kaçınılmazdır. |