Fatih Yalınbaş
Patent Bölüm Yöneticisi
Destek Patent A.Ş.
Nisan 2008, Bursa
Günümüzde inovasyon adı verilen ve hepimizin yakından hissettiği bir hareketlilik göze çarpıyor. Hatta devletimizin inovasyonu destekleyici ve tetikleyici faaliyetler içinde olması gibi beklentilerimiz mevcut. Burada inovasyonun tanımından ziyade bu inovasyon denilen fiil gerçekleştirilirken en çok hangi araçlara başvuracağımız üzerinde duracağız.
Öncelikle inovasyon terimini en yalın haliyle kullanmakta yarar olduğu kanısındayım. Patent sektörüne aşina olanların yakından bildikleri bir terim vardır: Yenilik. İnovasyonun neresinden yaklaşırsanız yaklaşın bu terimin üzerinden geçmek zorundasınız her zaman.
Peki ülkemize ve ekonomimize katkı sağlayacak yenilikler nasıl yapılır? Bunun cevabı elbette Ar- Ge'dir. Özellikle sanayimizde Ar-Ge'ye önem veren işletmelerimizden inovasyon beklenmesi mantıksal bir süreçtir. Zaten Ar-Ge ve inovasyon yumurta ve tavuk mantığıyla sürekli olarak birbirini tetikleyen süreçlerdir. Her iki süreci de başlatan esasında soru işaretleri yani teknik problemlerdir.
Özellikle bir teknik problemin çözümüne giderken izlenecek yollar genellikle Ar-Ge prosedürlerinde açıkça belirtilmektedir. Bizim amacımız olaya patent gözlüğünden bakarak bu süreci kolaylaştıracak katkıları sağlamaktır.
Bir patent vekili olarak henüz çözülememiş ya da üzerinde yoğun olarak çalışılmış ancak henüz sonuca ulaşılamamış konularda danışmanlık isteyen müvekkillerime öncelikle iyi bir teknoloji analizi yapmayı önermekteyim. Peki nedir bu teknoloji analizi? ve teknik problemin çözümüne katkısı nasıl olacaktır?
Teknoloji analizinde öncelikle ilgili mühendislik alanında uzman Ar-Ge'cilerle yine ilgili teknikte mühendis bir patent vekili bir araya gelerek teknik problem masaya yatırılır. Problemin kaynağı, çözümün mevcut tekniklerle olabilirliği ve çözümün bize ve teknolojiye katkıları üzerinde bir beyin fırtınası yapılır. Bu süreç sonrası patent vekili artık teknik probleme hakimdir ve artık mevcut tekniği ortaya koyabilecek durumdadır. Bir patent vekilinin bunu yapabilmesi için çeşitli yöntemler mevcuttur. Bunlardan birincisi patent araştırmasıdır.
Bilindiği gibi patent dokümanları ilgili teknikte doğrudan uygulamaya yönelik bilgiler içerirler. Belge almış ve sahibi tarafından uzun süre canlı tutulmuş bir patent uluslar arası bilimsel dergilerde yayınlanmış bir makale kadar değerli olabilir. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki dünyada gerçekleştirilen patent başvurularının ancak %25'i patent belgesi alabilmektedir. Bu nedenle bir patent başvurusunun içerdiği bilginin değeri ancak bir patent vekili ve teknikte uzman kişilerin bir araya gelmesiyle tespit edilebilir.
Patent araştırmasına ek olarak üniversitelerin kütüphanelerinden ulaşabildiğimiz çeşitli bilimsel dergilerden de mevcut tekniğin vardığı son noktaları analiz edebilmekteyiz. Genellikle XP dokümanı adını verdiğimiz bu patent olmayan kaynaklar da üzerinde çalışacağımız teknik probleme ışık tutacak bilgiler içerir. Söz konusu kaynak taraması tamamlandıktan sonra artık mevcut tekniğin geldiği nihai durumu gözlemleme fırsatı bulunarak tekerleğin yeniden icat edilmesi olasılığını asgariye indirmiş olunacaktır. Bu yapılan çalışmalar bizi ayrıca, ilgili teknoloji açısından işletmenin sektördeki hareket sahasını da gözlemleme fırsatı verecektir. Bu tank tatbikatını komuta etmeye çalışan bir generalin eline dürbünü sunmak gibidir.
Özellikle patent başvuruları teknolojik gelişimin yanında doğrudan sektöre yönelik bilgiler de içerirler. Örneğin patentlerin analiz edilmesi; sektörde en çok buluşu ve en çok yatırımı kimlerin yaptığını, ileri bir Ar-Ge için ne tür personele ihtiyacı olduğunu, hangi ülkelerde sektörün rağbet gördüğünü, piyasanın sektörün neresine ilgi gösterdiğini ve en önemlisi mayın tarlasını gözler önüne serecektir. Mayın tarlası burada en önemlisidir çünkü rakipler zaten patentle kendilerine piyasa belirli yerler edinmişler, diğer bir tabirle köşeleri kapmışlardır. Ancak bilinmelidir ki, hiçbir köşe sonsuza kadar birilerinin olmak zorunda değildir.
Patent araştırmasını sağlıklı bir biçimde ve en ekonomik yolla yapabileceğimiz tek kaynak günümüzde espacenet'dir (http://tr.espacenet.com). Bu araç Avrupa Patent Ofisi (EPO) tarafından üyelerine ücretsiz olarak sunulan ve kısıtlı da olsa veri tabanına ulaşarak istenildiği gibi araştırma yapılabilen kullanışlı bir arayüz içermektedir. Kısa sürede aşina olunabilecek ve araştırma yapmak için ille de bir patent vekili olunmasına gerek kalmayacak kadar basittir.
Konu ya da sınıf bazında araştırmalar yaparak ve araştırma sonuçlarının konumuza yakınlığını sınayarak çeşitli arama stratejileri geliştirilebilir. Ama eğer kısa sürede kaba taslak bir sonuca ulaşmak istenilirse ECLA* adı verilen Avrupa Patent sınıflandırması kullanılarak araştırma hızlandırılabilir (http://v3.espacenet.com/eclasrch). Tabii buradaki birçok detay bir Ar-Ge mühendisini başlangıçta sıkabilir. Ancak arayüze aşinalık sağlandığında artık espacenet'ten patent araştırması yapmanın günlük bir hobi haline gelmesi kaçınılmazdır.
Sonuç olarak, Teknoloji Analizi inovasyonun ve Ar-Ge süreçlerinin kaçınılmaz bir parçasıdır. Özellikle konu yenilikler ortaya koymaksa öncelikle küreselleşme etkilenen sosyal ve iş hayatımızda aynı teknik problemler üzerinde yalnızca bizlerin uğraşmadığını göz önünde bulundurmak gerek. Mevcut işletme yapılarımızda birçok sermaye sahibi tarafından gereksiz harcama gibi görünen Ar-Ge yatırımları hakkındaki bu olumsuz görüşün kısa sürede tersine çevrilerek işletmeye büyük kazançlar döndürülebilir bir duruma gelinebilmesi için son söz "Teknoloji Analizi"dir.
* IPC ve ECLA arasındaki fark nedir? Uluslararası Patent Sınıflandırması (IPC), yayınlanmış patent dokümanlarına uygulanan hiyerarşik sınıflandırma sistemidir. Avrupa Sınıflandırması (ECLA) ise patent başvurularının araştırılmasında EPO tarafından kullanılmaktadır. IPC'yi temel almasına rağmen ondan daha detaylıdır. IPC 7. sürümü 70.000 sınıfı kapsarken, ECLA 129.200 sınıfı kapsamaktadır. |