"Endüstri
Ürünleri Tasarımı" nedir?
Endüstri
Ürünleri Tasarımı, bu girdabın sularında, bir renk ve ışık
gösterisidir: bu girdabın cazibesidir. Vazgeçilmesi mümkün
değildir. Fakat, gelişmiş ülkelerde, girdabın enerjisi tasarımdan
gelmiyor. Tasarımın renk ve ışık gösterisinin sırrı, tasarımın
kendisinden değil, girdabın dönen sularından / enerjisinden
geliyor. O girdap dönmeyecek olsa, nasıl ki artık bir "girdap"
olmayacaksa "tasarım" da olmayacak (endüstriyel
tasarımın bir bilim dalı / ana bilim olup olmadığı tartışmalarının
kökeni de budur). Çünkü tasarımın ışığını yansıtan, gösteriye
dönüştüren sır, girdabın (dönüşen) enerjisi. Burada, özellikle
vurgulanması gereken şey, tasarımın doğuşu ve gelişimindeki
"kendiliğindenlik". Az gelişmiş / teknolojisi geri
veya ithal bir ülke ekonomisine tasarımın kendiliğinden yerleşmesini
beklemek, bu nedenle sadece bir hayal. Önce tasarım bilincini
oluşturup, sonra teknolojinin gelişmesini beklemek ise, bu
bilinci almış potansiyelden verim alamamak demek; basit ürünlerden
başka neyin ışığı olabilirler ki !..
"Yapay
Süreç" Zorunluluğu
Sanayi
devrimini yapan ülkelerin sahip olduğu bilgi / teknoloji ile,
sanayisi gelişmemiş bir ülkede "ayakları yere basmıyor"
diye horlanan, proje aşamasındaki bir tasarımı bile üretmek
mümkün !.. Bu, yumurta ile tavuk meselesine hiç benzemiyor;
teknolojinin tasarımdan önce olduğunu kabul etmek gerekiyor.
Az gelişmiş bir ülkenin sorunu, bu fasit çemberde yerini nasıl
alabilir ve koruyabilir, sorunudur; teknolojik gelişimi esnasında
kendiliğinden oluşmuş endüstriyel tasarım bilincini / bilimini
/ mesleğini, teknolojiyi ithal eden bir ülke ekonomisine nasıl
enjekte edebilir, sorunudur. Bu ülkelere, harp sanayilerini
geliştirmelerini tavsiye etmek, bu yazının amacını aşar. Tasarım
bilincinin ekonomiye nasıl kazandırılabileceği ve bunu (kişisel
ve toplumsal bazda) yapmak zorunda olanların hangi yolu izlemeleri
gerektiği konusunda ciddi araştırmalar yapılmasına bir teşvik
olmak, bu yazının esas amacıdır.
Bilimsel
/ teknolojik olarak gelişmemiş bir ekonomide, "alan kayması"
olarak adlandırılabilecek, farklı mesleklerin aynı sektörde
/ alanda yoğunlaşmaları / çalışmaları olarak tanımlanabilecek
olgu, basit (iş üretmeyen) endüstriyel ürünlerin tasarım ve
üretimlerinde görülür. Grafikerler, mimarlar, iç mimarlar,
endüstriyel tasarımcılar, makine / elektrik / elektronik mühendisleri,
moda / tekstil tasarımcıları, ressamlar, makine teknik ressamları,
alaylılar... iç içe geçmiş bir durumda, basit ürünlerin her
birinde görülebilirler.
Bu
beyin zenginliği, bu tür ürünlere de inanılmaz bir zenginlik
getirir. Burada, yerel teknolojinin sınırlarını aşamayan bir
"kendiliğindenlik" vardır; tıpkı bir zamanlar bugünün
gelişmiş sanayi ülkelerinde olduğu gibi, piyasa kendi içinde
kendi görünmez koşulları ile çalışmakta ve gelişmektedir.
Eğer "endüstri" denilen şey, bu basit ürünlerle
sınırlı kalsa ve sanayi
devriminden bu yana geçen kayıp zamanlar olmasaydı, hiçbir
az gelişmiş ülke ekonomisi için, tasarım bilincinin ekonomiye
nasıl kazandırılabileceği; bunu yapmak zorunda olan ülkelerin
hangi özgün yolu / yöntemi izlemek zorunda oldukları, üzerinde
ciddi araştırmalar yapılması gereken bir problem olarak ortaya
çıkmayacaktı. Açıkça görülmesi ve kabul edilmesi gereken olgu,
basit ürünlerde yaşanan bu "kendiliğindenlik" ve
zenginliğin, az gelişmiş bir ülke için hayati önem taşıyan
teknolojik girdabın oluşturulmasında ne yazık ki asla yeterli
olamayacağıdır. Kendi doğallığı içinde bugünün gelişmiş ülkelerinde
teknolojiden sonra gelen tasarım biliminin / bilincinin, planlı
ve sistemli bir biçimde "yapay bir süreç" yaratılarak
teknoloji ile birlikte / paralel olarak geliştirilmesi zorunluluğu
vardır. Kendiliğindenlik, az gelişmiş bir ülke ekonomisi için
asla söz konusu edilemez; gelişmiş bir ülkenin endüstriyel
tasarıma bakış açısı ile bugün ekonomisi ve sosyal hayatında
tasarıma verdiği konum, olduğu gibi kopya edilemez. Endüstri
ürünleri tasarımı, gelişmiş bir ülkedeki konumu ile (çok doğru
olarak) bir bilim dalı olarak kabul görmeyebilir; uygulayıcıları
için bir meslek tanımı bile yapılmasına gerek görülmeyebilir.
Tasarım yapanlar için, hiçbir şekilde "oda" kurmak
gerekliği de söz konusu edilmeyebilir. Bu tür örneklerin olduğu
gibi kabullenilmesi ve az gelişmiş bir ülkede aynı kuralların
/ görüşlerin yerleşmesi için uğraş verilmesi, boşuna bir bekleyiş
ve yapay bir süreç yaratılması gereğini görememektir / görmezden
gelmektir.
Endüstri
Ürünleri Tasarımını, her az gelişmiş ülke, kendi yerel / doğal
koşulları ile tarif etmeli, kendi durum tespitini yaparak
ekonomisine (teknoloji ile paralel olarak) kazandırmalı ve
uygulamalıdır; aksine durum, teknolojinin olmadığı yerde tasarımın
kendi başına bir hiç olduğunu görmezden gelmek, ancak teknolojik
girdapta bir ışık ve cazibe / çekim kaynağı olabileceğini
inkar etmek, teknolojinin önceden gelişmesini bekleyerek tasarımı
basit ürünlere, tasarımcıyı ise çaresizlik / ümitsizlik ve
hayal kırıklığına mahkum etmektir.
Pazar
Ekonomisinde Tasarımın Gücü
Yüksek
teknolojiyi doğrudan kendisi üretemeyen / gelişmiş ülkelerle
ortaklaşa kullanamayan bir ekonomi için, salt profesyonel
amaçlı (iş üreten) endüstriyel ürün üretiminde özgün tasarım
kullanmak, ne yazık ki, uygulamada bir hayaldir, olanaksızdır.
Böyle
bir ekonominin, ithal veya yerli teknolojilerle bile artık
kolayca becerebileceği, ev-büro tipi (iş üreten) endüstriyel
ürünlerin üretiminde özgün tasarımdan kaçınması / kopyacılık
kolaylığına düşmesi, tasarım ithal etmesi veya fason üretim
yapması, intihardır.
Fakat, bütün endüstriyel tasarım potansiyelinin sadece basit
(iş üretmeyen) endüstriyel ürünlere mahkum edilmesi, salt
bu alanda kullanması ise, tek kelime ile "komik"
tir.
Teknolojinin basitten geldiği ve artık kendi basitini yaratmaya
başladığı tezini doğru kabul etmek, az gelişmiş bir ekonominin
bugün basitten yola çıkması gerektiğini kabul etmek demek
değildir. Her tez, kendi özel zamanı kendi özel yeri ve kendi
özel koşulları altında doğru olabilir.
Az gelişmiş bir ekonomide, bileşik (iş üreten) herhangi bir
yerel üründen beklenen, ürünün, ithal örneği ile aynı güç
/ kapasite / işlevselliğe sahip olmakla birlikte, daha ucuz
olmasıdır. Dışarıya döviz ödememek, ucuza almak uğruna yerel
müşteri, estetik hiçbir kaygıya itibar etmez. Örneğin, bir
mobilya üreticisi için, kullanacağı herhangi bir makinenin
estetik görünümünün, öncelikli hiçbir anlamı yoktur. O mobilya
makinesi üreticisinin ise, elindeki eski teknoloji nedeni
ile, zaten ithal makinelerin estetiği ve hatta işlevselliği
ile yarışacak durumu da yoktur. İhracat şansı olmayan ürün,
o ekonominin intiharıdır.
Ev-Büro
tipi (iş üreten) endüstriyel ürünler ve hatta basit (iş üretmeyen)
endüstriyel ürünler, bazen inanılmaz şekilde, yerli üretimlerin
maliyet fiyatına yerel pazarlara çıkabilirler. Yerli üreticinin,
canını dişine takarak üretim yapabildiği alanlarda, ithal
mallar pazarda yer kapabilmek için fiyatlarını ucuzlatabilirler;
yerli üreticiyi fasonculuğa zorlar / teşvik ederler fakat
hiç tartışmasız üstün oldukları alanlarda asla taviz vermezler.
Az gelişmiş ülkelerde, tasarımdaki zenginlik ve kendiliğindenlik,
basit ürünler alanında görülür fakat bu tür üretimlerin o
ülkenin ihracat potansiyeline yapacağı katkı, fazla bir değer
taşıyamaz. Olsa olsa tasarımcısına kişisel bir getiri sağlayabilir.
Kavgalar, kıskançlıklar, mesleği sahiplenmeler, şikayetler,
yarışmalar, ödüller, tescil / patent mücadelesi, şan ve şöhret...
her şey bu basit ürünlerin tasarımında görülür; hatta teşvik
edilir ve gelişmiş insan potansiyeli harcanır gider.
Tasarımcının
Kişisel Sorumluluğu
Az
gelişmiş ülkelerde, birleşik / iş üreten endüstriyel ürünler
alanında teknolojik girdabı yaratmaya çalışan yatırımcılar,
hiçbir sorumlulukları olmamasına rağmen, girdabın ışığını
da mühendislerin yaratmasını beklerler. Pazar ekonomisinde
bu, onlardan çok fazla şey beklemektir fakat pazar ekonomisinde
tasarımın gücünü de görmezden gelmek demek değildir. Hiç şüphe
yok, o girdabı aydınlatmaya hevesli gönüllü bulmak / yetiştirmek
/ teşvik etmek, dış pazarlarda yer almak isteyen yatırımcıların
değil, öncelikle doğrudan bu mesleğin lisansını taşıyan insanların
/ aydınların problemi olmak zorundadır.
Bu
alanda "tasarımcı" sıfatı, akla gelebilecek her
meslekte kullanılır fakat her nedense lisanslı tasarımcılar
hiç kıskançlık belirtileri göstermezler. Kendi meslekleri
tanımına giren alanları, özellikle makine / elektrik / elektronik
mühendisleri ile el ele / sırt sırta vererek çalışmaları gereken
fabrika alanlarını tamamen boş bırakarak, mimarlık ağırlıklı
atölye çalışmaları yapmayı tercih ederler. İş ilanlarında
tarif edilen işin içeriği ile o iş için aranılan kişide olması
istenilen lisansın uyumlu olup olmadığını hiç sorgulamaz;
"tasarım mühendisi" gibi bir başlık altında aranılan
kişinin aslında çoğu zaman kendileri olduğunu anlamaz fakat
"tasarım elemanı" lafına da son derece alınırlar.
Kendi mesleklerini tanıtmak konusunda ilgisiz ve sorumsuz
kalmanın, yaşadıkları ülke ekonomisine kaybettirdiği rekabet
/ ihracat potansiyelinin, kendi doğal döngüsü içinde kendi
mesleklerini "ressamlık" gibi bir anlayışa dönüştürdüğünü
de görmez, hatta "bizi kimse anlamıyor" şikayetleri
yaparlar.
Mesleğin
doğru anlaşılmamasının ve hatta çoğu mühendis / mühendislik
disiplini tarafından dışlanmasının ve salt ressamlık / sanatçılık
olarak görülmesinin en çarpıcı sebeplerinden biri, bazı endüstriyel
tasarımcıların, özellikle kendilerini "ressam" gibi
görmelerinden / davranmalarından da kaynaklanır. Kabuk tasarımında,
tıpkı mimarlıkta da olduğu gibi, üç yöntem vardır: Dıştan
içe, içerden dışarı ve her ikisi birden. Bir endüstriyel tasarımcının,
ürünün içini / iç mekanizmasını (teknolojik bilgi yetersizliği
veya sorumsuzluğu ile) hiç dikkate almaksızın salt kabuk olarak
tasarlaması / konsept oluşturması ve kabuğun içinin bu konsepte
CAD/CAM operatörü veya mühendis ve hatta bir başka endüstriyel
tasarımcı tarafından uydurulmasını beklemesi, içerden dışarı
çıkmak zorunda olan teknik eleman veya mühendis tarafından
kabuğun formunun (teknolojinin sabit değerleri veya evrensel
/ yerel yetersizliği nedeniyle) değiştirilmesine, ilk konseptin
bir resim durumuna indirgenmesine ve endüstriyel tasarımcının
ve mesleğin de saygı yitirmesine neden olur.
Teknoloji
ile işbirliği yapmayan, teknolojik girdabı aydınlatmayan,
bilimsel-teknolojik taban üzerinde icra edilmeyen bir meslek,
ancak sanatçılıktır / kutsaldır fakat endüstriyel tasarım
değildir.
|