Özlem
(Yan) Devrim
Endüstri Ürünleri Tasarımcısı, M.Ü. 1997
Ağustos
2004
Giriş
Endüstriyel
ürünleri; üretilme nedenleri / amaçları / şekilleri / yöntemleri,
tasarım / üretim süreçleri veya üretimlerinde kullanılan ham
maddeler / sektörler veya üretildikleri ülkeler... gibi onlarca
ve belki yüzlerce değişik açıdan ele alıp incelemek mümkün.
Birbirleri ile tamamen iç içe geçmiş bu bakış açılarından
her hangi birini öne çıkararak veya bir sistem içinde bir
kaçını veya hepsini göz önüne alarak bir incelemeye / sınıflandırmaya
gitmek; endüstriyel ürünlerin tasarım / üretim / pazara sunulma
aşamalarında incelenmelerini sağlayan / kapsayan, yukarıda
birkaç örneğini verdiğim bu kriterleri kullanmak, bütünün
tamamını görmeye / tüme varmaya yetmemekte ve çoğu zaman yanlış
anlaşılmalara da sebep olarak karmaşa yaratmakta; "endüstriyel
tasarım" eyleminin bir meslek ve hatta giderek bir bilim
dalı olup olmadığı tartışmalarına bile yol açmakta ve anlaşılmasını
da güçleştirmektedir.
Bu
makalede, bu kriterlerin tamamen dışına çıkarak, endüstriyel
ürünleri "kullanımları esnasında enerji ile ilişkileri"
açısından ele alacağım. Ekte verdiğim üç tablonun, bu giriş
bölümünün hemen sonrasında biraz dikkatlice incelenmesi, yazının
ilerleyen bölümlerinin daha kolay anlaşılmasına katkı yapacaktır.
Endüstriyel
Ürünlerin Enerjiye Göre Gruplandırılmaları
Dil
içinde kullandığımız "makine, alet, araç, gereç, eşya,
mal vb." gibi kelimelerin hepsi, biz farkında olsak da
olmasak da, aslında, bütün ürünlerin enerji ile ilişkilerini
açıklarlar. Bu ilişki, bütün ürünleri içine alacak şekilde,
iki farklı gruba ayrılmıştır:
a.
Basit / iş üretmeyen (enerjiyi dönüştürmeyen) endüstriyel
ürünler,
b. Bileşik / iş üreten (enerjiyi dönüştüren) endüstriyel ürünler.
Öncelikle
belirtmeliyim ki, bu gruplandırma tamamen bana aittir; adlandırılmalarında
her hangi bir titizlik göstermeye gerek görmedim. Dileyen,
dilediği adı / kelimeyi kullanabilir.
Basit
endüstriyel ürünlerin tasarımında, genellikle tek bir disiplin
/ tek bir disiplinin ağırlığı vardır. Bileşik endüstriyel
ürünlerin tamamında, birden fazla disiplinin bir arada kullanıldığı
görülür. Bu nedenle, bu iki gruba ait ürünleri, farklı iki
yöntemle düzenledim. Basit ürünlerin alt sınıflandırılmalarını,
kullanılan ham maddeye göre yaptım çünkü üretim disiplini
doğrudan doğruya hammaddenin işlen me özelliklerine bağlıdır.
Tasarımcı, kullanmayı / işlemeyi bildiği bir hammadde ile
ilgili her türlü ürünü, başka hiçbir disiplini kullanmadan
elde edebilir. Oysa ki bileşik ürünlerde kullanılan hammadde
hem değişken / çeşitli ve hem de kullanılan disiplin birden
fazla olduğu için, alt sınıflandırmayı, ürünün kullanıldığı
alana göre düzenlemek zorunluluğu vardır.
Basit / iş üretmeyen endüstriyel ürünler, insanların kendi
enerjilerini kullanarak kendi ihtiyaçlarını doğrudan karşıladıkları;
ürünün kendisinin hiçbir şekilde başka bir enerjiyi kullanmadığı
/ enerjiyi dönüştürmediği ürünlerdir. Bu bağlamda, bir mutfak
bataryası ile bir seyahat çantası veya bir kapı tokmağı ile
bebe arabası veya bir bisiklet ile masa arasında hiçbir farklılık
yoktur. Kullanılan tek enerji insanın kendi enerjisidir; kullanılan
ürün, bu enerjinin, insanın kendisine bir "fayda"ya
dönüşmesini sağlamak için sadece bir "araç"tır.
Teknolojik
gelişim, basit ürünlerle başlamıştır. İnsanın, kendi enerjisinden
başka hiçbir enerjiyi işe / faydaya dönüştürmeyi bilmediği
zamanlarda ürettiği basit ürünler, giderek bileşik ürünlerin
yapılmasında kullanılacak bilgi / teknoloji dağarcığını doldurmuş
ve böylece, insan enerjisinden bağımsız, değişik enerjileri
dönüştürebilen (iş / fayda üretebilen) çeşitli bileşik ürünler
yapabilmek mümkün olmuştur.
Bileşik
/ iş üreten endüstriyel ürünler, insanın, kendisine bir fayda
sağlamak üzere kullandığı, fakat ürünün kendisinin, bir başka
enerjiyi kullandığı / dönüştürdüğü, daha karmaşık / çok bileşenli
ve bu özellikleri ile de kendi başlarına "iş üreten"
ürünlerdir.
Bileşik / iş üreten endüstriyel ürünler, iki alt gruba
ayrılırlar.
a.
Profesyonel amaçlı ürünler,
b. Ev-Büro tipi ürünler.
Bu
alt sınıflandırma, gelişmiş ülkelerde endüstriyel tasarımın
bugünkü konumu açısından, özünde yanlış. Gelişmiş ülkelerde,
(kalın çizgilerle) artık böyle bir ayırım kalmadı. Sadece
az gelişmiş ülkeler için geçerli, özel bir durum. Çünkü, gelişmiş
ülkelerde, teknolojinin olduğu her yerde endüstriyel tasarım
"kendiliğinden" var fakat gelişmemiş bir ülkede,
teknolojinin özgün / yerli ve her alanda olmadığı bir ekonomide,
"endüstriyel tasarım" da kendiliğinden / göreceli
olarak bazen var ve bazen yok.
İnsanın,
teknolojinin emekleme çağlarında, tamamını, doğrudan kendisinin
kullanmak zorunda olduğu bileşik (iş üreten) ürünlerin, bugün,
bir çoğunun, kendi başlarına çalışabilenleri yapılmaktadır.
Bu açıdan bakarak bir alt sınıflandırma yapmak, konunun daha
iyi anlaşılmasına da katkı sağlayabilir:
a.
Salt kendi kendine hizmet / fayda sağlayabilen ürünler, (örneğin,
çamaşır makineleri)
b. Mutlaka insanın kendisinin kullanması gereken ürünler,
( örneğin, traş makineleri)
Bu alt sınıflandırmayı incelemek, bu yazının konusu değil.
Merak duyacak olanlar için bir adres sadece. Bir endüstriyel
tasarımcıyı ilgilendiren, bir bileşik ürünün, enerjiyi dönüştürme
eyleminde kendi kendine yeterliğe / otomasyona ne kadar uyarlı
/ eğimli olup olmamasından daha çok, sanata olan yakınlığı...
Bu açıdan bakarak bir sınıflandırma yapmak, endüstriyel tasarım
mesleği için bir zorunluluk. Bu duygu ve amaca uygun olarak,
ekte yaptığımn tablolarda, sanatsal bir çabayı gerektirmeyecek
yoğunlukta işlevsel özellikleri ile ön plana çıkan / üretilen
/ kullanılan endüstriyel ürünlere yer vermedim (otomotiv sanayiini
ise özellikle hiç dikkate almadım).
Benim
mantığıma göre yer alması gereken pek çok ürünü de eklemeyi
unutmuş olabilirim. Ancak, bu tabloları zenginleştirmek açısından
herhangi bir çabayı da kendimce gerekli görmüyorum. Bugün
için doğru / eksiksiz olsa bile, gelecekte yanlış / eksik
olacağı kesin bir tablo için fazla zaman harcamaya gerek yok.
Bu yazının, varmak istediği amaç, çok daha başka; tablolar
ise sadece birer araç. Okunmaları ve incelenmeleri, bu yazının
amacına ulaşması için gerekli; sonrasında, dileyen istediği
amaçla yararlanabilir / geliştirebilir / unutabilir.
Teknolojik
Girdap
Teknolojik
gelişim, basit ürünlerle başlamıştır. Her ürünün bir ustası,
her ustanın en az bir çırağı olmuş ve yapım teknikleri ile
işlevsel / estetik özellikler, nesilden nesile giderek güzelleşen
/ özgünleşen bir süreç içinde gelişmişlerdir. Her devir, kendi
basit ürünlerini de yaratmış ve yaratmaktadır / bu böylece
de sürüp gidecektir. Kazma / keser / mala / gönye gibi aletler,
başlangıçtan beri vardılar, yarın da var olacaklar / üretileceklerdir
fakat bir ütü masasının geçmişi, ütünün icadından sonra başlamıştır;
iş üreten bir endüstriyel ürün, kendi basit gerecinin de üretilmesinin
sebebi olmuştur.
Basit
/ iş üretmeyen ürünlerin endüstriyel olarak / seri halde üretilmeleri;
teknolojinin, hiçbir estetik kaygı taşımaksızın, çoğu zaman
bilimin de önünde giderek yaptığı, profesyonel amaçlı buluşlardan
sonrasına rastlar. Teknoloji, enerjiyi dönüştürmeyi becerdikten
sonra, bir yandan kendi kendisini tek tek kopyalarken (CNC
makinelerda olduğu gibi) bir yandan da basit ürünlerin endüstriyel
üretimlerine başlamıştır. Teknolojinin, kendi kendisini de
endüstriyel olarak kopyalamaya / üretmeye / geliştirmeye başlaması
ile ortaya çıkan kapasite, çılgın bir tempo ile basit ve ev-büro
tipi endüstriyel ürünlerin tasarlanması ve üretilmesi sürecini
başlatmış ve bu süreç, yukarıda ütü masası örneğinde olduğu
gibi, kendi basit ürününü / gerecini yaratmıştır. Bugün, gelişmiş
olan ülkelerde endüstri, fasit / kısır bir çember çizmektedir:
Basitten gelmiştir fakat artık kendi basitini yaratmaktadır.
Teknolojinin
bu hareketi, yükselen bir grafik eğrisi, bir trend değildir;
bu hareket, derinliğini, çapını ve hızını giderek arttıran
bir girdap, bir fasit / kısır çemberdir. Enerjisini, teknolojisinin
sürekli olarak kendisini kopyalamasından / üretmesinden /
geliştirmesinden / yenilemesinden alıyor; her nesil bir öncekinden
daha iyi oluyor.
Az
gelişmiş ekonomiler ise teknoloji üretemiyorlar. Satın aldıkları
teknoloji, kendisini aynen kopyalıyor fakat dışlarında / ötekilerde,
sürekli olarak üreyen / gelişen / yenilenen bir teknoloji
var; üstelik daha hızlı, daha ucuz, daha verimli... Geri kalmış
bir ülke için yapılacak tek şey var, o dışarıda yenisi üreyen
eski teknolojiden bir tane daha satın almak veya fason üretim
yapmak!.. Aksi halde bu dönüşe ayak uyduramayacaklar. Eskiyen
her teknolojiyi satın alıp kullanmakla, geri kalmış ülkeler,
bu girdabın da gıdası oluyorlar. Sanayi devrimini yapmış ülkeler,
kendi aralarında bilgi / teknoloji transferi / değiş tokuş
yapıyor veya ortaklaşa kullanıyorlar. Hemen hemen hiçbir bilgi
/ teknoloji, sanayileşmiş ülkelerden her hangi birinin tekelinde
değil; fakat hepsinin ortaklaşa tekelinde!...
Sanayi
devrimini yapan ülkelerde bilgi ve teknolojinin dünden bugüne
lokomotif gücü, havacılık / uzay araştırmaları alanında yapılan
çalışmalardır. Bu ülkelerin incelenmesi durumunda, hepsinde
var olan bir ortak paydayı görmemek mümkün değildir: istisnasız
hepsi de dünya savaşlarına aktif olarak katılmışlardır. Bu
yazının amacı, böyle çok geniş / derin bir konuyu incelemek
değil fakat basitçe "harp sanayii" olarak adlandırılabilecek
bir lokomotif gücün varlığına dikkat çekmektir. Çünkü bu güç,
basitten gelmiş ve bugün kendi basitini yaratmakta olan bilgi
/ teknoloji girdabının enerjisini sağlayan en önemli unsurdur.
Teflon, micro-wave, cep telefonu, internet.... ilk akla gelebilecek
örneklerden birkaçıdır.
*Bu
makalenin;
a.
Yazarın yazılı izni olmadan kısmen veya tamamen kullanılması,
yayınlanması, çoğaltılması;
b. Kaynak belirtilmeden herhangi bir yazılı veya sözlü basın
yayın organında veya internet ortamında yayınlanması / okunması
/ kullanılması;
c. Eğitim ve tanıtım amaçlı kullanılması için yazarın yazılı
izni olması halinde bile herhangi bir şekilde okullarda bitirme
tezleri ve benzer amaçlarla kullanılması,
yasaktır.
|