Giriş:
Metal
Enjeksiyon Kalıplama (MIM-Metal Injection Moulding) teknolojisi
ile mühendisler tasarım ve üretimde sınırları zorluyor: El
Aletleri, Tıp, Optik, Ateşli Silahlar, Elektronik ve Otomotiv
endüstrilerinin "Hassas ve Karmaşık Şekilli" parçaları seri
biçimde üretilebiliyor. Paslanmaz çelikler; yüksek mukavemetli
çelikler; genel imalat çelikleri; invar, kovar gibi özel alaşımlar;
bakır, pirinç, titanyum gibi demir dışı metaller ve daha bir
çok malzeme MIM'e uygulanıyor.
Metal
Enjeksiyon Kalıplama ya da literatürde bilinen adıyla MIM
teknolojisi özellikle son 15-20 yıl içerisinde alternatif
bir imalat metodu olarak kendini göstermeye başlamıştır. Göreceli
olarak küçük, hassas ve kompleks şekilli parçaların ekonomik
biçimde üretilmesine imkan tanıyan MIM teknolojisi bugün itibarıyla
dünyada 1 milyar US$ tutarında iş hacmine ulaşmıştır. El aletleri,
optik, tıp, ateşli silahlar, havacılık, elektronik ve otomotiv
gibi günümüzün kitlesel imalat sektörlerine hizmet vererek
sürekli gelişme gösteren MIM endüstrisinin, 2010 yılı itibarıyla
2 milyar US$'a varan bir pazar büyüklüğüne erişeceği tahmin
edilmektedir.
MIM
teknolojisi, aslında önceden bilinen toz metalürjisi ve plastik
enjeksiyon teknolojilerinin bir arada kombine edilmesi ile
gerçekleştirilmektedir. Ancak MIM'in bir üretim metodu olarak
uyarlanması ve ticari olarak kullanılmaya başlanması 1990'lara
dayanmaktadır. Klasik toz metalürjisi, preslenmeye hazır hale
getirilmiş toz karışımının rijid bir kalıp içerisinde tek
eksende preslenerek sıkıştırılması, daha sonra da kalıptan
çıkarılarak sinterlenmesi esasına dayanmaktadır. Böylece nispeten
komplike şekillere sahip parçalar kolayca ve milyonlarca üretilebilmektedir.
Ancak yöntemde parça şekline bağlı olan belirgin bir kısıtlama
söz konusudur: Parçanın kalıptan çıkarılması zorunluluğu presleme
yönüne göre açılı delik ve boşaltmaların yapılmasını engeller.
Bu sınırlama metal enjeksiyon teknolojisinde önemli ölçüde
giderilmiştir.
|
Şekil.1
- Metal Enjeksiyon Kalıplama Prosesi
|
Enjeksiyon
yöntemi ile plastik malzemelerin şekillendirilmesi yıllardan
beri uygulanan bir imalat metodudur. Hemen hemen her gün hayatımıza
karmaşık şekilli yeni bir plastik parça girmektedir. Çoğu
kez farkına bile varamadığımız bu parçaların en büyük özelliği
göreceli olarak ucuz olmalarıdır. Ancak diğer taraftan bir
çok mühendislik uygulaması için de bu termo-plastik malzemeler
yeterli mekanik özelliklere (sertlik, mukavemet, yüksek sıcaklıklarda
çalışabilme vs.) sahip değildir. Gerçi bu plastik malzemelere
metal ya da seramik katkı maddeleri ilave edilmesi suretiyle
bir çok geliştirme yapılmıştır. Fakat gerçek ilerleme katkılı
plastik yerine, yüksek oranda metal tozunun plastik içerisine
karıştırılması suretiyle elde edilen "plastik bağlantılı metal"
malzemenin bulunması ile sağlanmıştır. Plastik bağlayıcının
dikkatli bir şekilde ayrıştırılarak yapıdan uzaklaştırılması
sonucunda geriye sadece metalden oluşan gözenekli bir iskelet
yapı kalır. İşte bu iskelet metal de tıpkı klasik toz metalürjisinde
olduğu gibi sinterlenerek metalik bağlantıların teşkil edilmesi
ve gözeneklerin kapanması suretiyle metal parça haline dönüştürülür.
Sinter sonrası parça yoğunluğu, teorik malzeme yoğunluğunun
%95'i civarındadır. Yüksek basınç altında sinterleme (HIP)
uygulanması ile yoğunluk %99.7 kadar çıkarılabilmektedir.
Bunun anlamı parçanın mekanik özelliklerinin geleneksel toz
metalürjisinden öteye geçerek dövme malzeme özelliklerine
sahip olmasıdır.
Metal
Enjeksiyon Kalıplama prosesisinin temel adımları Şekil.1'de
gösterilmiştir. Metal tozları sıcak olarak organik bağlayıcılarla
karıştırılır. Toz olarak üretilebilen hemen hemen her çeşit
metal ve metal alaşımı MIM'de kullanılabilmektedir. Alaşımsız
ve düşük alaşımlı çelikler, paslanmaz çelikler, yüksek hız
çelikleri, bakır bazlı alaşımlar (pirinç, bronz vs.), nikel
ve kobalt esaslı süper alaşımlar (invar, kovar vb.), titanyum,
manyetik alaşımlar, refrakter malzemeler ve sert maden (tungsten
karbür) bu malzemelerden örneklerdir (detay için yazının sonunda
verilen malzeme listesine bakınız). Sadece aluminyum ve magnezyum
bunların dışındadır. Bağlayıcı olarak da termo-plastik malzemeler
(parafin, antipirin, balmumu, naftalin, fıstık yağı, stearik
ve oleik asitler, esterler vs.), poliasetal (polioksimetilen)
ve jelatin türevi malzemeler (metil selüloz, gliserin, borik
asit vs.) kullanılmaktadır. Homojen ve uniform olarak elde
edilen karışım soğutularak granülize edilir. Belli bir granül
büyüklüğüne sahip malzeme enjeksiyon preslerinde kullanılır.
Enjeksiyon işleminde kullanılan presler plastik endüstrisinde
kullanılan makinalara çok benzer.
|
Şekil.
2 - MIM prosesinde kullanılan enjeksiyon presler plastik
endüstrisinde kullanılan makinalara çok benzer.
|
Enjeksiyon
işlemi yaklaşık 165-180 °C sıcaklıkta gerçekleştirilir ve
tipik bir enjeksiyon çevrimi 20 sn 'dir. Enjeksiyon işlemi
ile "Yeşil Parça" adı verilen, metal ve plastik bağlayıcının
bir arada bulunduğu ve henüz herhangi bir metalik bağlantı
içermeyen, parçalar çekme payları da dikkate alınarak istenilen
geometri ve biçimde şekillendirilir. Enjeksiyon sonrası parçaların
gözle muayenesi yapılarak, ağırlık ve yoğunluk kontrolları
gerçekleştirilir. Daha sonra bağlayıcı plastik maddeler yapıdan
dikkatli bir şekilde uzaklaştırılır. Ayrıştırma adı verilen
bu işlem iki aşamada gerçekleştirilir: Kimyasal ayrıştırma
işleminde yağlar organik bir çözücü içerisinde (solvent) eritilmek
suretiyle yapıdan çıkarılır. Termal ayrıştırma işleminde ise
termo-plastik maddeler düşük sıcaklıktaki ön-sinterleme fırınlarında
yakılmak suretiyle bertaraf edilir.
|
Şekil.
3 - Termal ayrıştırma işlemi bağlayıcı yakma fırınlarında
düşük sıcaklıkta gerçekleştirilir.
|
Bu
aşamada elde edilen parçaya "Kahverengi Parça" denmektedir.
Kahverengi parçada artık sadece metal vardır ve henüz metalik
bağlantı yapılmadığından bir tebeşir gibi kırılıp, şekillendirilebilir.
Çapak alma, küçük tashihler gibi düzeltici işlemler bu aşamada
gerçekleştirilebilir. Bir sonraki adımda parçalar sinterlenerek
istenilen ölçü, yoğunluk ve mekanik özelliklere uygun şekilde
katılaştırılır. Sinterleme esnasında parçalarda ciddi bir
kendini çekme (büzülme) söz konusudur zira başlangıçtaki yapıda
hacimsel olarak %50 'ye varan bir oranda plastik bağlayıcı
bulunmaktadır. Parçalarda kendini çekme her üç boyutta ve
eşit olarak gerçekleşir. Çekme oranı tek boyutta %15-20 civarındadır.
MIM teknolojisinin en önemli kısmı parçalardaki bu büzülme
olayını kontrol ederek yönetebilmektir. Geleneksel toz metalürjisinden
farklı olarak, MIM parçalardaki metalin yoğunluk dağılımı
eğer başlangıçtaki karışım yeterince homojen olarak elde edilebildiyse,
çok daha uniformdur. Bu nedenle sinterleme sırasındaki kendini
çekme fazla olsa da , düzgün ve eşit bir büzülme söz konusudur.
Böylece tek eksenli sıkıştırma ile form verilmiş klasik toz
metalürjisi parçalarda karşılaşılan geometrik çarpılma ve
bozulmalar, MIM teknolojisinde büyük ölçüde elimine edilmiş
olur. Sinterlenerek artık metal halini almış parçalara talaş
kaldırma işlemleri (kesme, delme, diş çekme, taşlama vs.),
ısıl işlemler (sertleştirme, menevişleme, yaşlandırma vb.)
ve yüzey işlemleri (kaplama, karartma, boyama vs.) uygulanabilir.
Sinter sonrası yapılan bu işlemlere "İkincil İşlemler" denir.
|
Şekil.
4 - Sinterleme işlemi koruyucu atmosferli ve vakumlu
sinter fırınlarında yüksek sıcaklıklarda gerçekleştirilir.Özel
durumlar için kullanılan HIP fırınlar da mevcuttur.
|
|