Toplumun sosyal ve kültürel
normlarını bilmek, tasarladığı ürünün bu normlara ters düşmeden
kullanılabileceğini sağlamak, ürününe sosyal anlamlar edindirmek
zorundadır. Ayrıca ürünün ekonomik yapılanma içindeki konumuna
da hakim olmalıdır. Ürünün maliyeti, olası fiyatı, bu fiyatla
pazar içindeki yeri ve müşteri profili (= kullanıcı profili)
hakkında bilgisi ve eylem modeli bulunması gerekir. Dolayısı
ile, kısaca, endüstriyel tasarımcının geniş bir işlevsel,
ergonomik, teknolojik, sosyo-kültürel, estetik, semantik,
ekonomik kriterler yelpazesinde çalişması ve bu kriterlere
göre tasarımlarını yapması beklenir.
Şekil
3: Etken kriterler genellemesi
Bu
açıdan bakınca, günümüzün en uç noktadaki en avant-garde otomobilinin
tasarımcısının bile görsellikten öte bu kriterlerin tümünü
çözümlemiş bir kişi olduğunu hatırlamak doğru olur.
Bunun
yanı sıra otomotivde endüstriyel tasarımın çok katmanlı bir
karakteri olduğunu ve tasarım olgusunun birden fazla kişinin
(tasarımcının) etkinlikleri ile gerçekleştiğini de gözardı
etmemek gerekir. Otomobil mekanik karmaşıklığı olduğu kadar
işlevsel karmaşıklığı da olan bir üründür. Otomobili kullanmak
kendi içinde oldukça karmaşık bir süreçtir. Bu karmaşıklık,
sürücü çevresinin tasarımının inceliklerinde ve zorluklarında
rahatlıkla izlenir. Sürücü yanı sıra başka kullanıcıların
da mevcudiyetleri, bunların işlevsel ve diğer beklentileri
apayrı bir tasarım programı yaratır. Otomobilin iç mekanının
oluşmasında bu programın çıktıları tasarım beklentilerinin
ana çerçevesini çizer. Dolayısı ile yalnız mekanik açıdan
değil tasarım açısından da bir sistem yaklaşımı söz konusu
olmak zorundadır ve her sistem bileşeninin tasarımı sistem
bütününün anlamsallığı içinde çözümlenmesi gereken alt birimler
olarak ele alınmalıdır. Sistem bileşenlerinin tasarımlarındaki
uyum, başarılı bir otomobil tasarımı elde etmekte en önemli
faktörlerden birisidir.
3.
OTOMOTİVDE TASARIM VE TÜRKİYE
Türkiye'nin
otomotiv üretimi ve dolayısı ile otomotiv tasarımındaki konumu
hibrid bir manzara sunar. Devrim otomobili bir tarafa konursa,
Türk otomobil sanayii yurtdışı kaynaklı tasarım - yurtiçi
üretim modelinde başlamış ve devam etmektedir. Anadol yurtiçindeki
üretim tesislerine rağmen yurtdışında tasarlanmış ve ancak
sonradan yurtiçinde bazı tasarım müdahalelerine ve tasarım
opsiyonlarına kapı açmıştır.
Şekil
4: Anadol sürecinden görseller:
Bernar Nahum'un Koç adına Ogle tasarımı İngiliz yetkiliden
teslim alması,
Koç Ar-Ge'de tasarlanan Çağdaş modelleri
Renault ve Fiat'ın lisansiye üretim olmaları tasarım konumlarını
kısaca açıklar. Aracın görselliğinin merkezi tasarım ofisi
tarafından belirlendiği bu durumda Türkiye'deki tasarım büroları
(eğer varsa) daha çok mevcut yurtdışı kaynaklı tasarımların
yerli sanayiin üretim koşullarına uyarlanması ile yükümlü
olmuşlardır. Daha sonraları üretim tesisleri kuran Ford, Toyota,
Hyundai vb.de de durumun farklı olması beklenemez.
Kuşkusuz
otomotiv tasarımı otomobil tasarımı ile sınırlanamaz. Nitekim,
otomobil tasarımı dışındaki etkinliklerde Türkiye'deki otomotiv
tasarımı olgusu daha potansiyel bir görünüm çizmektedir. Kamyon,
otobüs, minibüs gibi ticari araç üretiminde ve tasarımında
daha ilginç bir gelişmenin potansiyelinden sözetmek yanlış
olmaz. Bir olasılıkla, Türkiye'deki otomotiv tasarımının ağırlığını
bu alanda yoğunlaştırması daha doğru olacaktır. Bu alanlarda,
iç pazara yönelik (= kullanıcı profilinin Türk olduğu), işlevselliğin
görsel ifadeye koşut değerlendirildiği, teknolojik tanımda
yerelliğin etken bir faktör olarak ele alındığı başarılı çalışmalar
ve uygulamalar yapılabilir.
Şekil
5: Kamyon ve kullanıcısı
Dikkat
edilirse burada, her ne kadar Türk sanayii genelde dışsatıma
yönelmiş olsa da, yerellik kavramı üzerinde özellikle durulmaktadır:
Kullanıcının ve teknolojinin yerli olması.
Daha
önce de değinildiği gibi, kullanıcı profilinin tasarlanan
ürünün niteliklerine (dolayısı ile tasarımına) çok önemli
etkileri bulunur. İlk etapta ürünün temel işlevi kullanıcının
belli ihtiyaçları ile tanımlanmak durumundadır. Kullanıcının
mevcut zaman kesitinde ya da belli bir gelecek projeksiyonunda
ne tür ihtiyaçları olacaktır? Bunların yaygınlığı ne mertebededir?
İhtiyacın belli kullanıcı tipolojilerine göre dilimlenmesi
sözkonusu mudur? Sonuçta bu ihtiyaca cevap verecek ürünün
işlevi ne olacaktır? .... İşlevsel tanım, beraberinde detaylı
bir analiz getirecek, tasarımcının içinde çalışacağı çerçeveyi
ortaya koyacaktır.
Bir
sonraki etapta, ürünün işlevselliği de kullanıcının tecrübesi,
bilgisi, alışkanlıkları, bilişsel yapısı vb tarafından etkilenir.
İşlevsellik doğrudan ürünün işlevini nasıl yerine getireceğini,
diğer bir deyişle nasıl kullanılacağını tanımlar. Aynı işlevi
yerine getiren iki üründen biri kolay kullanılabilirken diğeri
aynı derecede kullanışlı tasarlanmış olmayabilir. Özellikle
ürünlerin giderek karmaşıklaştığı, bir ürünün çeşitli işlevleri
olmaya başladığı günümüzde ürünün kullanılabilirliği daha
fazla gündeme gelmektedir. Ancak, böylesi genel bir ifadeden
sonra aynı ürünün farklı kullanıcılara göre farklı kullanılabilirlik
nitelikleri edindiklerini de not etmek gerekir. Örneğin bir
cep telefonunun kullanılabilirliği kullanıcının genç ya da
yaşlı, bilgisayara olgusuna aşina olan ya da olmayan, teknoloji
duyarlı ya da değil vb kişilere göre değişmektedir.
|