Ana sayfa
         
     
Rapor - Makale > Ürün Geliştirme > TurkCADCAM Grubu'ndan; Yerli otomobil tasarım ve imalatı?..

26.10.2005

Olgun Bey,

Bahsetmiş olduğunuz PININFARINA 25 Mayıs 1930 yılında Battista "Pinin" Farina tarafından, BERTONE firması ise Kasım 1912 yılında Giovanni Bertone tarafından at arabası tasarımı ile işe başlamış bir firmadır. Yani 75 ve 93 yıllık bilgi birikimleri olan firmalardır.

Dikkat etmemiz gereken bir diğer konu ise bu firmalar endüstriyel tasarım yapmaktadırlar. Sitelerini incelerseniz (www.pininfarina.it) olan araçlar üstüne farklı kaporta uygulamaları göreceksiniz. Bu da daha çok endüstriyel ürün tasarımına giriyor.

Daha önce de söylediğim gibi bu iş Amerika'da HOTROD olarak adlandırılıyor. Bu iş konusunda Chip Foose gibi Ford firmasının fuara sokacağı Thunderbird'ü (proje bittikten sonra Chip Foose arabaya SPEEDBIRD adını vermiştir) özelleştirsin diye çalıştığı kimseler vardır. Ancak bu kimseler kullandıkları birçok parçayı piyasadan tedarik etmekte, iç döşeme ve kaporta işlemleri elde yapılmaktadır ki çoğu zaman olan parçaların kesilmesi gibi modifikasyonlar ile özelleştirilmektedir.

Daha öncede belirttiğim gibi yürüyen aksamların hepsi piyasadan tedarik edilmektedir. Jantlar ise Chip Foose'un kendi özel tasarımları (ki bunlarda kendisi tarafından piyasaya sürülmektedir) olmaktadır. Belki de yürüyen aksamın özel tasarım olarak en kolay olarak üretilebilecek parçalarıdır. Birde bu yapılan araçlar sokak arabası değildir. O yüzden bu jantlara yorulma testi gibi testler uygulanmıyordur büyük olasılıkla.

Sami Bey'in 26.10.2005 tarihli e-postasına ek olarak BMW'nin bir modelinde (araç en ufak parçasına kadar komple tasarlanmıştı. Yani tam anlamıyla bir araba tasarımı idi. Yanlış hatırlamıyorsam yeni kasa 7 serisinde) karşılaşılan bir sorunu da aktarmadan edemeyeceğim:

Tasarım ekibi (ki burada sözü geçen kimseler endüstriyel ürün tasarımcısı ve arabanın görsel tasarımından sorumlu kişiler ya da diğer bir deyişle "Arabayı bunlar tasarladı" diye lanse edilen kimselerdir) ile mühendislik ekibi arasında mühendislik biriminin aracın dışında aracın içinde mutlaka olması gereken bir parça için değişiklik yapmalarını istemesinden dolayı bir anlaşmazlık oluşmasıdır. Tasarım birimi her ne kadar istemese de bu zorunluluk karşısında geri adım atarak arabanın çamurluklarında biraz değişiklik yaptı. Bu kadar sorunu yaratan parçanın adı ise AKÜ idi.

İyi Çalışmalar,

Okan Kılınç
Mühendislik Birimi Yöneticisi

Göçmenler Oto Çerçeve Alüminyum San. ve Tic. Ltd. Şti.
İstanbul


26.10.2005

Değerli üyeler,

Konu uzun sürdü biliyorum. Bu isteğimizin sonucunu görmek isteyen, isteği duyan bir kişi olan şahsım zorlukları öğrenmek için taşın altına elini tereddütsüz koymaktadır.

Bir yola girmeden öncü gidenleri inceleme faydasını görmekteyim.

Eğer istiyorsanız Göztepe Oto Sanayisi içerisinde bir atölyeniz varsa Otomobil üretirsiniz. Yapılamayacak şey yoktur. Sadece istemek gerek. "Peki bunca insan neden olmaz diyor?" derseniz onlara da hak vermek gerek. Latif Taştan bey işi doğru özetlemiş; Denildiği gibi büyük üretici olmak zor. Ama merdivenlere alttan başlamak ama birer birer değil mümkünse üçer beşer basamaklardan yükselmek gerekir.

"Asla yapılamaz" kimse diyemez, dememelidir. Vehbi Koç 1950'li yıllarda bu hayali gerçekleştirmek için ne sıkıntılarla baş etmek zorunda kalmıştır, bunu anlamaya başlarız. Günümüz şartlarında yan sanayi imkanlarını Vehbi Koç'un çektiği zorluklara borçluyuz.

Henry Ford ilk otomobilinin motorlarını kendi mi üretmiştir? Hayır. Dodger's Biraderlerden almaktaydı.

"Aşk var mı?" ona bakalım. CAD programları sadece bir araç. Ford Otosan'lı yıllarımda unutmadığım kişilerden zamanının Takım Kalıp Müdürü Emin OFLEZER'in şöyle bir sözü vardı; "Bana yapamıyoruz deme. Biz zamanında çekiç ile yapıyorduk". Eğer elinizde çekiç ve azminiz varsa otomobil yapabilirsiniz.

Konuya teknik bakmadım. Teknik olarak otomobil üretiminin sahip olması gereken şartlara girersek resim kayboluyor.

İzin verirseniz ince bir teknik latife ile sözüme son vereyim. Yerli imalat araç 1 litre benzin ile 100km giderse yok satar. Bir de hız göstergesinde de 340km yazarsak değmeyin keyfimize...

Bir gün kendi ismi ile araç üreteceğini düşünen birini okudunuz/ dinlediniz.

Saygılarımla

Ertan Sarıbayrakdaroğlu


26-10-2005

Değerli üyeler,

Ekber Onuk bey, kompozit şaseli böyle bir aracın imalatına zaten başladı:
www.onukcars.com

Zamanı gelince Türkiye kendi üretimini zaten yapacaktır; Örnek sektör ise gemi inşaatıdır...

Saygılarımla

Murat Birecik


26.10.2005

Tüm üyelere selam,

Devrim otomobili'nin nasıl tasarlanıp, ne ortamlarda hesaplarının yapıldığı ve imalatının yapıldığını sanırım herkes biliyordur. Her grup için ayrı ekiplerin oluşturulduğunu ve sınırlı imkan ve teknoloji ile bunu gerçekleştirebildiklerini biliyoruz. Tabii bu yeni çalışmanın sonunda çıkacak ürünün seri üretim tekniklerine uygun olup olmadığını, yakıt ve ürün fiyatlarının bu günün koşullarında rekabet edip edemeyeceğini tartışmak bu aşamada uygun olmaz. Yalnız fıkır olarak Türk insanının da ortaya koyabileceği ve Türk mühendis, tasarımcı, konstrüktör ve imalatçılarının kabiliyetlerinin ve tecrübelerinin ortaya çıkması açısından güzel bir öneri olarak düşünülmesi gerekli diye düşünüyorum.

En büyük problem olarak gördüğüm; böyle bir konuda çalışmak isteyenlerin, aynı çatı altında bir araya gelerek hangi sorumlulukları alabileceklerini, şu andaki teknoloji ile yapılacak olan çalışmanın nasıl rekabet edebileceğinin araştırılması, projeyi finanse edecek kurum ve kuruluşların yapılacak olan proje ve testleri ne kadar finanse edebileceklerinin çözülmesi gereken temel problemlerden sadece bazıları olduğunun bilinmesi gerekir.

Bir çok yerli otomotiv sanayinde gövde, şaşı ve karoser tasarımının yerli tasarımcılar tarafından yapıldığı bilinmektedir. Kendi imkanlarımızla devrilme testleri ve analizlerinin yapıldığı ve bu sonuçların AB ülkelerinde de onaylandığı görülmektedir. Bu bilgi ve birikim Türk insanın da vardır. Yalnız biraz cesarete ve kendimize güvene ihtiyacımız var.

Herkesin böyle bir projede imkan verildiği takdirde severek gönül bağı ile fedakarlıklarda bulunacağından hiç kimsenin şüphesi yoktur... Daha iyi bir Türkiye için el ele vermek, tek hedef olmalı...

Saygılarımla

Yıldıray Girgeç

TEMSA Otomotiv
www.temsa.com.tr


26.10.2005

Değerli üyeler,

Türkiye'de ulusal sermaye ile araç üretmek hem mümkün hem de değil. Şu şekilde anlatırsam daha açık olurum sanırım:

Neden mümkün?

Türkiye'de şu an 80 küsur üniversite var. Bunların yarısında mühendislik fakültesi olsa eder 40. Bunların yarısında otomobil üretmekle alakalı mühendislikler olsa (makina-elektrik-elektronik-malzeme-bilgisayar-endüstri vb) eder 20. Her bölümden yıllık ortalama 50 öğrenci mezun olsa eder 1000. Bunların 1/4'ü otomotiv alanında kullanılması gereken bilgi ve beceriye sahip olsa eder 250. Haydi daha karamsar olalım, bunların 1/5'i projelerde yer alabilecek olsa eder 50. Her yıl üniversitelerimizden 50 kalifiye mühendis otomotiv sektöründe çalışabilecek düzeyde mezun olmakta. Bunlara piyasada bu işleri yapan tecrübeli mühendisleri eklediğimizde ulaşacağımız sayı en az 250-300 olur ki bence ilk aşamada böyle kaliteli bir mühendis ordusu ile aracın her türlü analizi, tasarımı, dizaynı yapılabilir.

Tabii sadece mühendislerde bitmiyor iş. Tekniker lazım, usta lazım, işçi lazım. Şu an Türkiye'de 5-6 tane büyük otomobil ya da kamyon yada otobüs üreticisinin fabrikaları ve burada çalışan binlerce işçisi var. Böyle bir iş gücü kullanılabilir. Tabii sadece bu fabrikalarda çalışan işçilerden bahsetmiyorum. Bunların yan sanayinde çalışan firmalar da var. Artı elimizde internet gibi bir dünya var ki TurkCADCAM.net gibi bir portal sayesinde karşılaştığımız sorunlara farklı yaklaşımlarla çözüm bulabiliyoruz. Yani üretime gelene kadarki kısım için ben sıkıntı çekeceğimizi zannetmiyorum.

Neden mümkün değil?

Seri üretime kadarki kısmı hallettiğimizi düşünürsek bile üretimi yapabilmek kolay bir iş değil. Öncelikle elimizde bu iş için kullanılacak makina parkı oluşturmak lazım. Sadece 2 pres, 3 CNC tezgah ile olmayacağını biliyoruz. Tasarım aşamasına da bir dünya masraf olacağı düşünülürse böyle bir işe girişmek için birçok firmanın birleşerek taşın altına elini sokması lazım. Dünya otomobil devlerinden Daimler ile Chrysler'in birleşmesi de pazar payının yanında maliyetleri makul tutarlara çekmek istenmesindendir. Buradan da anlıyoruz ki, bir firmanın tek başına üretmek istemesi sadece gelip geçici bir heves olarak sonuçlanmasına neden olacaktır. Böyle bir ortaklık oluşturmak, böyle büyük bir maliyeti karşılamak Türkiye şartlarında ise zor gözükmekte?..

Bence istemek önemli. Sayın Salih Bey'in e-maili bu kadar cevap alabiliyorsa bu işe önayak olacak birinin çaktığı kıvılcım ile ve böyle bir işe girişme isteğiyle bence yapılabilir. Ama öncelikle fizibilitesi çıkarılıp ona göre bir yol belirlenmesi gerekir. Ben inanıyorum ki içimizde bunu başarabilecek sinerji mevcut.

Gürkan Karagöz
DEÜ Makine Müh. Öğrencisi


27.10.2005

Değerli üyeler,

Ertan Bey'e bu güzel mesajı için teşekkür ediyorum; Gerçekten cesaret arttırıcı bir e-mail.

Günlerdir burada bir sürü insan yazıyor hepsi de güzide üniversite mezunu kariyer basamaklarını hızla tırmanan kişiler. Hepsinin görüşüne saygı duyuyorum fakat şunu anlamakta güçlük çekiyorum. Neden biz de yapmayalım? Bizim neyimiz eksik?..

Yapanlar acaba bu işe bu günleri görerek mi başlamışlar yoksa küçük küçük adımlarla başlayıp bugünlere mi gelmişler? Neden bizim de bir gün böyle bir şey yapma gibi bir idealimiz ve hedefimiz olmasın?

Neden insanların cesareti kırılır, girişimcilikleri öldürülür? Bizim ne eksiğimiz var? Yapanların IQ'su yüksek te bizimkisi mi düşük? Bizim aşağılık kompleksimiz nereden geliyor? 600 yıllık büyük bir devlet geçmişi olan bir milletin torunları değil miyiz? Dünyada 500 senedir ayakta kalan eserler yapıp dünyanın hala hayranlıkla izlediği eserleri başkaları mı yaptı?..

Bence biz nerede hata yapıyoruz, bunu düşünmeliyiz. Yüz binlerce üniversite mezunu verip, insanların girişimciliklerini ortadan kaldırırsanız geriye bir şey kalmaz...

Herkese iyi çalışmalar diliyorum.

Saygılarımla

Hanifi Taşdemir
Müh. Müd.

Erdemir A.Ş.
www.erdemir.com.tr


27.10.2005

Değerli üyeler,

Otomobil tasarımı üzerine yazılanları ilgiyle izliyorum, idealist gençlerimizin fikirleri ülkemizin geleceği için ümit vaat ediyor, bu çok sevindirici.

Sıfırdan bir otomobil üretmek ve hem de seri üretmek kolay değil ama yapılamaz da değil. Bunun için kaynak gerek ve bu kaynak fazlasıyla ülkemizde var ama bu kaynak sahiplerine nasıl ikna edebileceğiz?..

Ülkemizde otomotiv sektörünün gelişmesi için 1960'lı senelerde otomobil ithalatı zorlaştırıldı ve yerli üreticilere büyük imkanlar verildi. Bu uygulama 80'li yıllara kadar devam etti; Fakat "20 yıl gibi uzun bir sürede bu firmalar ne yaptı?" diye bakarsak; Birkaç Avrupa firmasının taşeronluğuyla büyüyüp o yabancı firmaları ihya ettikleri söylenebilir...

Bir başka konu; Halkımız kolay para kazanmaya alıştırıldı. Bizim tartıştığımız ise para kazanmanın zor yolu, çünkü Dünya devleri ile rekabet etmek gerekiyor, para sahipleri bu işe para yatırmaz, riskli görür. Kısacası bu iş çok zor.

Fakat yine de bir girişim olursa ben şahsım adına karınca kararınca katılmaktan gurur duyarım.

Hiç bir şey için geç değildir. Gerçek milliyetçilere duyurulur; Haydi ülkemiz için bir başlangıç yapalım. Bu işin önderliğini de ATO başkanı sayın Sinan Aygün bey yapsın...

Herkese saygılar

İbrahim Demirtaş

MAR-EL Makina
Gülbahçe Mah. Şimşek Sok. No:1
Bursa
www.marelmakina.com


27.10.2005

Değerli üyeler,

Konuyla ilgili görüşlerimi belirtmeden önce size kendimi kısaca bir tanıtmak istiyorum;

Yaklaşık 19 yıldır otomobil ile gece gündüz demeden iç içe yaşayan biriyim. Aynı zamanda otomobil yarışçısıyım. Kompozit malzemelerden ağırlıklı olarak yarış otomobillerine yönelik parça imal etmekteyiz.

Eğitimime gelince; Önce otelcilik sonra da işletme eğitimi aldım fakat otomobili o kadar çok seviyordum ki bu arada iki yıllık, sandviç denilen ve "otomobil mühendisliği" adı altında bir bölümden de mezun oluverdik...

İşimiz kompozit ve otomobil yarışçılığı da olunca ister istemez yurtdışındaki fabrika takımları da insanın arkadaşı ve bütün çevresi oluveriyor. Bir gün telefonunuz çalıyor ve hayalinizin ötesindeki bir proje teklifi geliyor; Evet, bu proje bir otomobil tasarımı idi!

Uzun lafın kısası biz bir otomobil tasarladık, bunu tamamladık, test ettik, paketledik ve yurt dışındaki müşterimize teslim ettik. Öyle, konuşulduğu gibi milyonlarca dolar falan da tutmadı.

"Araç ne?" derseniz onu da 2007 Cenevre Otomobil Fuarı'nda göreceksiniz. Eğer sabırsızlanırsanız gizlilik anlaşmamız çerçevesinde yetkimiz olan bir iki resim gösterebilirim...

Şimdi konumuza gelelim;

Nur içinde yatsın, Sayın Vehbi Koç bu millete Atatürk'ten sonra çok değerli bir miras bırakmıştır; O da sanayileşmektir. Bizim bugün yaşadıklarımıza bakıyorum ve Anadol'un oluşumundaki sıkıntıları hayal dahi etmek istemiyorum. Bu hakikaten çok büyük bir olaydır.

Arkadaşlar, otomobil üretimi bir kaç konu başlığı altında tartışılmalıdır; Kit car otomobiller, düşük adet üretim otomobilleri ve yüksek adet otomobil üretimleri:

Kit car otomobiller:

Bugün Sn. Hasan Yurdakul'un ürettiği tip otomobillerdir. (Maral, Morgan, Catherham, "replica"lar, Westfield gibi) yani ufak çaplı bir atölyede (3-10 kişi) kendi şasisi ve kaporta aksamını dizayn eder, sonra bu pakete mevcut bir motor ve yürüme aksamını monte ederler. Dizayn esnasındaki ekipman, bilgi ve maliyet sıkıntıları bazı parçaların kendi taraflarından akuplasyonunu gerektirebilir.

Asıl hedef, bu tip aracın satın alan kişiye özel olması ve montajın satın alan tarafından yapılabiliyor olmasıdır. Bu pazar İngiltere'de başlamış olup bugün Dünya'nın her yerine yayılmıştır. Ana pazar yine de hala İngiltere'dir yaklaşık 100'e yakın irili ufaklı üretici senede yaklaşık 3000 araç satmaktadır. Bu tip otomobillerin varlığının gençlerin, yani yeni mühendislerin yetişmesindeki rolü büyüktür.

Düşük adet üretim otomobiller:

Senede 100-2500 adet arası üretimi planlanan otomobillerdir. Bu otomobiller daha gelişmiş detaylı mühendislik içeren tip otomobillerdir. Ferrari, Lamborghini, Lotus gibi hepinizin gayet iyi tanıdığı araçlardır yani.


Ferrari Modena

Yüksek adet üretim otomobiller:

Hepinizin tahmin edeceği gibi günümüzde galeriden satın aldığımız (Ford, Fiat, Toyota vs.) tipi araçlardır. Bu tip araçlar hakkında söylenecek pek bir şey bulamıyorum.

Şimdi gelelim yerli üretime;

Elif hanımında dediği gibi "zaten memleketimizde otomobil üretiliyor siz neyin peşindesiniz?"

Türkiye hiç de sanıldığı gibi uyumamıştır. Belli başlı kalemler A'dan Z'ye yapılmıyor olabilir, o da motor, elektronik gibi bir kaç hususu geçmez. Pekiyi Dünya'nın geri kalanı ne yapıyor? Birbirlerinden alıyorlar. Bu tamamen konsantrasyonla alakalı bir konudur.

Örneğin Mitsubishi Carisma'nın vites kutusunun içi tamamen Renault 9-11 grubudur. 2005 model araç ama vites kutusu 1983 model! İş sonuçta gelip satışa, o da fiyata ve satış sonrası hizmete takılıp kalıyor.

NCAP test olayına gelince, bu tamamen markaların uydurduğu bir testtir. İşin özünde tabiî ki daha güvenli araçlar yatmaktadır. Bu testler belli açılar ve süratlerde yapılır fakat gerçek hayatta ne bu açı ne de sürat tutmamaktadır; 60 km hızla giden 5 yıldızlı bir Smart veya Clio'nun 60 km hızla karşı yönden gelen bir 5 yıldızlı Mercedes E 200 ile çarpıştığında ortaya çıkacak manzaraya inanamazsınız. Pekiyi nerede Smart'ın ya da Clio'nun yıldızları?..

Uzun lafın kısası, bu tartışmaya bir son verelim artık...

Hepinize işlerinizde başarılar dilerim.

Saygılarımla

Levent Gür

LTG Ltd. Şti.
İstanbul

         
     
TurkCADCAM.net > Türkiye'nin yeni ürün tasarım, geliştirme, CAD/CAM/CAE, CNC, kalıp ve imalat teknolojileri portalı
***** Sektörün profesyonel bilgi ve işbirliği platformu *****
© 2002-2017  Sinerji Yayıncılık, Tanıtım ve Danışmanlık Hizmetleri
Bu portaldaki içerik, ancak kaynak belirtilmesi ve izin alınması şartıyla yayınlanabilir.