Sinterlemedeki
Sürpriz:
Gelin
1 gr paslanmaz çelik tozunu sinterleyelim. Toz çapı
d=10 mikron olan küresel taneciklerden meydana gelsin
ve yoğunluğu ?=7.8 gr/cm3 olsun. Bu taneciklerin tıpkı
bir tesbihteki boncuklar gibi birbirine değecek şekilde
yanyana ve üstüste dizildiğini varsayalım. Çelik tozunu
ısıtmaya başladığımızda sıcaklığın yeterince yükselmesiyle
birlikte taneciklerin merkezleri arasındaki uzaklığın
küçüldüğünü ve birbirleri ile kaynaştıklarını (sinterlendiklerini)
görürüz. Eğer sıcaklık arttırılmaya devam edilir ve
tanecikler arasındaki sürtünme ihmal edilirse, sonuçta
tek bir paslanmaz çelik küre tanesi elde edilir. Bu
tanenin çapı aşağıdaki formülle hesaplanır:
D
aynı zamanda ideal sinterlenme ölçüsüdür ve taneciklerin
arasındaki boşlukların tamamen kapandığı durumu göstermektedir.
Buraya kadar herşey normal gözükmektedir değil mi? Ancak
gelin bir de başlangıçtaki tesbihimizin uzunluğunu hesaplayalım:
Bu
hesaplama sinterleme esnasında meydana gelen inanılmaz
kendini çekme özelliğini eğlenceli bir biçimde ortaya
koymaktadır. Formüllerden de görüleceği gibi kendini
çekme (büzülme) miktarı partikül büyüklüğüne bağlı değildir.
Bu nedenle MIM teknolojisinde yeşil parçaların bünyelerindeki
plastik bağlayıcıların tane büyüklüğü büzülmeyi etkilemez.
Tek önemli faktör hammadde (karışım) içerisindeki hacimsel
doluluk oranıdır. |
Bir
sonraki aşama kalıp setinin oluşturulmasıdır. Kalıp dizaynı
ve yapısının MIM'e özel olmasının haricinde kalıp imalatı
hemen hemen tüm yönleriyle plastik enjeksiyon kalıplarına
benzemektedir.
Bu nedenle günümüzde tüm MIM kalıpları, plastik enjeksiyon
kalıp üretimi konusunda eğitimli ve tecrübe sahibi olan profesyonel
kişiler tarafından imal edilebilmektedir. Tabi ki bu kişilerin
MIM konusunda ilave eğitim ve pratik yapmaları da gerekecektir.
Bu ilave eğitimlerin en can alıcı kısmı, MIM teknolojisindeki
büyük miktardaki kendini çekme (büzülme) faktörünün kalıp
setine yansıtılmasıdır. MIM konusuna yeni giren bir plastik
kalıp imalatçısına nihai parçanın resmi verildikten sonra,
"parçanın tüm ölçülerini %20 büyüterek kalıp setini imal et"
dendiğinde, yüzündeki hayret ve şaşkınlık dolu ifadeleri gözlemlemek
her zaman eğlenceli olmaktadır.
İdeal
durumda sinterleme esnasındaki büzülme oranının hassas bir
biçimde bilindiği ve sabit kaldığı kabul edilse bile (ki bu,
gerçekte çok nadir rastlanan bir durumdur), kalıp imalatçısı
sadece belli bir yaklaşıklıkla kendisine verilen şekli kalıba
işleyebilmektedir. Parça şekli nasıl olursa olsun veya parça
teknik resmi hiç hata içermese dahi kalıp seti kaçınılmaz
bir biçimde, kalıp imalatçısının tarzına, bilgi ve deneyimlerine
bağlı olarak işleme hatalarına sahip olacaktır. Kuşkusuz kalıp
imalatçısının MIM konusundaki eğitim ve tecrübesi ne kadar
fazla ise, kalıp setindeki işleme hatalarının büyüklüğü o
kadar az olacaktır. Özetle her kalıp seti tıpkı bir parmak
izi gibi kendine özel işleme hatalarına sahiptir. İşleme hatalarına
hammaddenin büzülme faktörünün belirlenmesinden kaynaklanan
hatalar da eklenince "toplam hata" bulunmuş olur. Bu toplam
hata her kalıp seti için farklıdır, hatta aynı kalıp seti
içerisindeki her bir kavite için birbirinden farklıdır.
Sonuçta;
en iyi ihtimalle kalıp setindeki toplam hata bitmiş parça
toleranslarından daha küçükse MIM parça uygun biçimde üretilebilir.
Diğer tüm durumlarda en azından üretim partisinin bir bölümü,
istenen spesifikasyonların dışına çıkılmış olacağından reddedilecek
veya hurdaya ayrılacaktır. Hazır hammadde kullanan ve hammadde
imalatçısının verdiği kendini çekme faktörünün doğruluğuna
güvenen MIM parça üreticileri için, bu durum kalıp setinin
ilave işlemelerle tashih edilmesi anlamına gelmektedir. Diğer
bir çözüm de sinterlenmiş MIM parçaların talaşlı imalat metodlarıyla
yeniden işlemeye tabi tutulmasıdır. Tabi ki bu halde de MIM
teknolojisinin ekonomik olma avantajı ortadan kalkacakır.
|
|
Şekil.4
- Hassas ve karmaşık şekilli mini boyutlu MIM parçalar
|
Diğer
taraftan kalıp setinin tashih edilmesi işlemi oldukça riskli
bir prosestir. Kalıp imalatçısı için revizyon işlemine ait
toleransların çok dar olması kalıbı daha da kötü hale getirebilir.
Çoğu durumda düzeltme pasoları tehlikeli bir biçimde birbirini
izler ve en kötü durumda kalıp seti komple kullanılamaz hale
gelir. Konuyu daha iyi açıklayabilmek için gerçek hayattan
alınma bir olayı inceleyelim ve konunun başında değindiğimiz
paslanmaz çelik saat gövdesi imal etmek için hazırlanan MIM
kalıp setini ele alalım:
Hata
için çok az pay var!
Ticari
olarak hazır hammadde kullanmaktayız ve üretici tarafından
kendini çekme faktörü K=1.176±0.004 olarak verilmektedir.
Bunun doğru olduğunu kabul ettiğimizde büzülme faktörü 1.172
ila 1.180 arasında demektir. Şimdi kalıp imalatçımıza kalıp
setini imal etmesi için kritik ölçülerden birini -örneğin
saat gövdesinin çapını, D=32.00±0.05 mm olarak verelim. Buna
göre hedeflenen kalıp kavitesinin çapı Dt=32mm*1.176 = 37.632
mm olacaktır. Kalıp imalatçıları mikron ile çalışmamaktadırlar,
hatta yüzdelikli (milimetrenin yüzde biri) değerler bile kalıpçılıkta
çok hassas kabul edilmektedir. Aksi halde kalıp imalatçıları
kısa sürede iflas ederler. Bizim olayımızda kalıpçımıza biraz
avans verelim ve onun MIM kalıp imalatında yeterince eğitimli
ve tecrübeli olduğunu kabul ederek, kalıbı
-0.032
mm toleransla imal edebileceğini kabul edelim. Bu halde gerçek
kalıp kavitesinin ölçüsü Dg=37.632-0.032 = 37.600 mm olacaktır.
Şimdi
gerçek büzülme faktörünün 1.178 olduğu durumda kalıptan çıkacak
parça ölçülerine bakalım: Sinter sonrası gövde çapı D1=37.600/1.178
= 31.918 mm olacaktır. Ne oldu? Bozuk bir parça ürettik. Hadi
gelin, kendimizi çok şanslı kabul edelim ve kalıp imalatçımızın
hiç bir işleme hatası yapmadan kalıbı tam istediğimiz ölçüde
yaptığını varsayalım. Bu halde sinter sonrası parça çapı D2=37.632/1.178
= 31.946 mm olacaktır. Hala bozuk parça üretmekteyiz.
Saat
gövdesi imalatı orta seviyede hassas kabul edilebilecek bir
parçadır. Yukarıdaki hesaplamalardan da anlaşılacağı gibi
istenilen toleranslar içerisinde parça üretmek için kalıptaki
işleme hataları sıfır bile olsa, ihtiyacımız olan şey büzülme
faktörü 1.176±0.00184 olan bir hammaddedir. Paslanmaz çelik
hammadde için verilen 1.176±0.004 büzülme faktörü ağırlık
olarak; karışıma konacak 1000 gr paslanmaz çelik tozu için
0,75 gr hata payı içerdiği anlamına gelmektedir. Bu halde
bile saat gövdesi olayımızda istenilen toleranslara erişmede
yetersiz kalmaktadır.
Ticari
hammadde üreticileri eczacı değillerdir. Küçük miktarlarda
ve hemen hemen hiç hata payı olmayan karışımlar üretmezler.
Daha da ötesi ürün boyutları küçüldükçe hata için marjlar
da küçülür ve imalat toleransları daha sıkı hale gelir. Örneğin
mikro-hassas bir parça üzerindeki 0.050 mm'lik bir ölçü için
verilen ±0.005 mm'lik bir tolerans normal kabul edilebilir.
Ancak dünyadaki en iyi kalıp imalatçısı dahi bu değerleri
yakalayamayacaktır. O halde çözüm nedir? Önceden hazırlanmış
bir hammaddenin büzülme oranını kontrol etmek ve ayarlayabilmek
ya da yeni bir hammadde hazırlarken istenilen büzülme oranını
hassas ve sürekli bir şekilde karışıma uygulayabilmek bu nedenle
büyük bir ekonomik fayda sağlamaktadır. Aslında bu, çok hassas
toleranslara sahip gelişmiş mikro parçaların imal edilebilmesi
için bir önşarttır.
Temel
kural oldukça basittir: Karışımın içerisindeki hacimsel doluluk
oranını değiştirmek suretiyle büzülme faktörü ayarlanabilir.
Karışımın içerisindeki metal veya seramik tozu miktarı arttırıldıkça
(başka deyişle bağlayıcı miktarı azaltıldıkça) büzülme oranı
düşer. Tersi durumda da artar.
|
|
Şekil.5
- MIM yöntemiyle imal edilmiş bir traş bıçağı kafası
büyük bir parça değildir, ancak hassas olmak zorundadır
(solda). Hidrolik konnektör (sağda) ise 0.9 mm çapında
bir deliğe ve 0.2 mm et kalınlığına sahiptir.
|
Bununla
birlikte gerçek hayatta durum; "daha fazla büzülme için bağlayıcı
ekle, daha az büzülme için toz (metal, seramik) ekle" kadar
basit değildir, biraz daha karmaşıktır. Herşeyden önce karışımın
kompozisyonu hassas bir şekilde bilinmelidir ki gerekli değişikliklerin
ne şekilde yapılabileceği tesbit edilebilsin. Bu ticari olarak
satılan ve kullanılmaya hazır karışımlar için imkansızdır.
Zira genelde karışım (hammadde) kompozisyonları ticari bir
sır olarak saklanır.
|