Karışımın
kompozisyonunu değiştirmek!
Hammadde
içerisinde bulunan bağlayıcılar, reçine, mum, plastik hamuru,
yüzey kayganlaştırıcı, çeşitli dolgu maddeleri ve ayrıştırma
işlemi için gerekli diğer bazı organik malzemelerin kompleks
bir şekilde birleştirilmesiyle oluşturulmaktadır. Her bir
katkı maddesi bağlayıcıya spesifik bir özellik kazandırmaktadır
ve bunların bileşkesi bağlayıcının toplam özelliğini teşkil
etmektedir. Bağlayıcının toplam özelliği de sonuçta elde edilecek
hammaddeyi etkilemekte ve onun stabilite, çekme mukavemeti,
uzama, viskozite vs. gibi niteliklerine katkıda bulunmaktadır.
Kolayca anlaşılacağı gibi, eğer elimizdeki yüksek oranda toz
içeren bir hammaddeye ait büzülme faktörünü düşürmek istersek,
bağlayıcı içerisindeki katkı maddelerine ilave yaparız. Örneğin
enjeksiyon sıcaklığında hammaddenin viskozitesini düşürecek
ve yağlama kabiliyetini arttıracak katkı maddeleri parçanın
kalıplanmasına fayda sağlayacaktır. Benzer biçimde enjeksiyon
işlemi sırasında viskozitesi düşük olan bir hammaddeye ait
büzülme faktörünü arttırmak istersek, viskoziteyi yükselten
katkı maddelerini karışıma ilave ederiz. Alternatif olarak,
farklı morfolojideki dolgu maddeleri de aynı sonucu elde etmek
için kullanılabilmektedir.
Bu
nedenle ister büzülme faktörünü düşürmek için dolgu malzemesi
katılsın, ister arttırmak için bağlayıcı ilave edilsin, karışımın
kompozisyonu istenilen özelliklerin kazandırılması amacıyla
değiştirilebilir. Ancak neticede, mevcut karışımın kompozisyonu
bir kez modifiye edildi mi, o karışım artık yeni bir hammadde
olmuştur ve özellikleri optimize edilmelidir.
MIM
teknolojisinde mühendisler metal tozu ve plastik bağlayıcıların
karışım formülünü keşfettiklerinde ve karışım malzemenin kendini
çekme özelliğini yönetmeye başladıklarında adeta birer büyücüye
dönüşüyorlar: Onlar artık çok hassas toleranslara sahip MIM
parçaları üretebilir, aynı malzemeden farklı büyüklüklerde
ya da farklı malzemelerden aynı büyüklükte ürünler elde edebilirler.
Ve bunların hepsini tek bir kalıp seti ile yapabilirler. Daha
da ötesi; kalıp setleri işleme hataları içerse dahi bunu başarabilirler.
Şekil.6
- Nikel alaşımından MIM yöntemiyle imal edilmiş bir türbin
çarkı
İşte
MIM büyücülerinin ilk sırrı: "Kalıp işleme hataları düzeltilebilir."
Bir önceki saat gövdesi örneğimize geri dönelim: 32.00 mm
olması istenen gövde çapı 31.918 mm gelmekte ve hammadde üreticisi
tarafından 1.176 olarak verilen büzülme faktörünün de gerçekte
K=1.178 olduğunu tesbit etmiştik. Tabi bu arada kalıbımızı
da imal etmiştik. Şimdi toleranslar içerisinde kalacak saat
gövdesi imal etmek için karışımın büzülme faktörünü değiştirmemiz
gerekmektedir. Olması gereken faktör K=37.60/32.00 = 1.175
dir. Görüldüğü gibi daha az büzülmeye ihtiyaç olduğundan mevcut
karışıma metal tozunun ilave edilmesi gereklidir. İlave edilecek
miktar karışımın orijinal kompozisyonuna bağlıdır. Bu nedenle
toz ilavesi yapılırken hammaddenin viskozitesini de koruyabilmek
için eş zamanlı olarak bağlayıcı da karışıma katılmalıdır.
Bu noktada ikinci sır da ortaya çıkmaktadır:
"Çok hassas toleranslara sahip parçalar üretilebilir."
Karışımın
formülünü değiştirme konusunda yeterince tecrübeye sahip olan
MIM üreticileri dar toleranslara sahip parçaları imal edebilmektedirler.
Kalıp işleme hatalarını bertaraf etmek için uygulanan çözüm
yöntemi, aynı şekilde hassas toleranslara ulaşmak için de
kullanılabilmektedir. Sadece bu kez, modifiye edilecek büzülme
faktörü, sinterlenmiş parçanın toleranslardan sapmasına göre
hesaplanır.
Büyü
işe yarıyor!
Büzülme
faktörü ile oynayabilmek, daha fazla imkanlar da sağlamaktadır.
Üçüncü sır: "Aynı kalıp seti ile farklı
büyüklüklerde parçalar üretilebilir." Kolayca anlaşılacağı
gibi büzülme faktörü ile oynayabilmek, hacimsel manada metal
tozu ve bağlayıcıların pratik limitler içerisinde karıştırılabileceği
koşullarda olabilir. Kabaca hacimsel olarak oran %35-%70 arasındadır
ve bu da büzülme faktörünün 1.41 - 1.126 arasında olabileceği
anlamına gelmektedir. Böylesine değişebilen bir kendini çekme
oranıyla da oldukça farklı ölçüler elde etmek mümkündür.
Çelik
saat gövdesi örneğimizi tekrar ele alalım. Kalıp hatasını
kompanze ettiğimizi ve 32mm çapında paslanmaz saat gövdeleri
imal ettiğimizi varsayalım. Bununla beraber yine paslanmaz
çelikten ama bu kez 28 mm çapa sahip bayan modeli için de
gövde yapmak isteyelim. Bu halde büzülme faktörü K=37.60/28.00
= 1.342 olmalıdır. Yani faktörü büyütmek için karışıma bağlayıcı
ilave etmek gerekmektedir. Bu örnek aynı kalıpla nasıl daha
küçük bir parça yapılabileceğini göstermektedir. Daha büyük
bir parça yapmak da benzer biçimde büzülme faktörünü küçültmek
ile mümkün olacaktır.
|
|
Şekil.7
- MIM yöntemi ile sadece mini parçalar üretilmemektedir.
Yukarıdaki roket kanatçığı yarım kilodan fazla gelmektedir.
|
Sıra
dördüncü sırda: "Farklı malzemelerin büzülme faktörlerini
eşitlemek."
MIM hammaddesinin kendini çekme faktörünü yönetmeye başladığınızda
farklı malzemelere ait büzülme değerlerini eşitlemek suretiyle
aynı ölçülere sahip ancak farklı malzemelerden yapılmış MIM
parçlar elde edebilirsiniz. Paslanmaz çelik saat gövdesi imal
etmek için dizayn edilmiş bir kalıpla, aynı boyutta titanyum,
tungsten karbür, zirkonyum gibi farklı malzemelerden saat
gövdeleri de üretilebilmektedir.
Beşinci
sır; "maliyet avantajının yakalanmasıdır."
MIM teknolojisinin sunmuş olduğu yukarıda açıklanan imkanlar,
bir çok tüketim malının imalatında kullanılacak kalıp yatırımlarının
da azaltılmasına olanak sağlamaktadır. Hele günümüzde tüketim
mallarının çok çeşitli ve ekonomik ömürlerinin kısa olduğu
düşünülürse sağlanan tasarrufun büyüklüğü daha da iyi kavranabilecektir.
Diğer tarafan bilhassa kompleks şekilli parçalarda kalıbı
ürüne uydurmak yerine, ürünü kalıba uydurma felsefesi kalıp
imalatındaki yeniden işleme maliyetlerini büyük oranda düşürmektedir.
Diğer bir maliyet avantajı da kalıp ömrünün arttırılması şeklinde
ortaya çıkmaktadır. Aşınma nedeniyle kalıp ölçüleri büyüdüğünde
büzülme faktöründe yapılacak değişiklikle başlangıçtaki ölçüler
yeniden elde edileceğinden kalıbın daha uzun süre hizmet vermesi
mümkün olmaktadır.
Hammaddenin
büzülme faktörünü kontrol edebilmek MIM mühendislerine altıncı
bir imkan daha tanımaktadır: "Metal veya seramik parçaların
minyatürize hale getirilmesi."
MIM
prosesindeki yüksek oranlı kendini çekme özelliği, diğer konvensiyonel
imalat yöntemleriyle üretilmesi pek de mümkün olamayan görece
küçük boyutlu minyatürize parçaların imal edilebilmesini sağlar.
Sinterleme öncesi parça ölçüleri (yeşil parça ölçüleri) nihai
parça boyutlarından daha büyük olduğundan, imalat kolaylıkla
yapılabilir ve parça sinterleme sonrası kendini çekerek minyatürize
hale gelir. Bu özellik MIM mühendislerine imalatta sanki bir
editör programı kullanma avantajı sunmaktadır.
Sonuç
Görece
küçük (minyatürize), karmaşık şekilli (kompleks), dar imalat
toleranslarına sahip (hassas) parçaların, yüksek mekanik özelliklere
sahip metal malzemelerden kaliteli bir biçimde ve büyük miktarlarda
üretilmesi, henüz emekleme safhasında bulunan ancak geleceğin
imalat teknolojisi olarak gösterilen Metal Enjeksiyon Kalıplama
- MIM yöntemi ile yapılmaktadır. Dizayn mühendislerine klasik
imalat metodlarının ötesinde imkanlar sunan MIM, tasarım ve
üretimde sınırların zorlanmasına neden olmaktadır.
Not:
Daha fazla bilgi için yazarın aynı konudaki diğer makalesine
başvurulabilir:
Geleceğin teknolojisi; Metalin
plastik gibi şekillendirilmesi
|